Taner Kılıç

Taner Kılıç

[email protected]

DOLAR KARŞISINDA ERİYOR MUYUZ?

23 Kasım 2016 - 12:35

Ülke gündeminde ilk sıraları yer alan doların yükselişi hala frenlenmiş değil.  Art arda gelen toplantılar ve siyasi açıklamalar şimdilik etki yapmışa benzemiyor. Peki dolar TL karşısında ne kadar yükseldi, bu sadece Türkiye’nin sorunu mu, diğer ülkelere göre biz bu işin neresindeyiz, gelecekte ne gibi tehlikelerle karşı karşıyayız? Bu ve benzeri sorular üzerinde biraz kafa yoralım.

15 Temmuz darbe girişiminden bu yana paramız dolar karşısında %10’u aşkın değer yitirdi. Ardından piyasaların ve medyanın beklentilerinin aksine gelen Trump zaferi doların fitilini iyice ateşledi. Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelere baktığımız zaman son 3 aylık dilimde dolar karşısında para birimlerinde değer kaybını rahatlıkla görmekteyiz. Ancak asıl üzücü olan bizim bu kayıplarda başı çekmemiz. Her ne kadar siyasiler çıkıp ‘’ Dolar bütün ülkelerde yükseliyor, bizimle alakalı değil’’ gibisinden açıklamalar yapsa da , maalesef bizim iç dinamiklerimiz de bu yükselişe destek veriyor.

Peki doların yükselmesi çok mu kötü, devletimiz veya vatandaş hep olumsuz mu etkilenir bu durumdan? Dolardaki yükselişin etkisi ülkeden ülkeye farklılık gösterebilir. Dünya ticaretinde bugün alım-satımlar genel olarak dolar üzerinden yapılıyor. Eğer biz ithalattan çok ihracat yapmış olsaydık şüphesiz bu durumdan karlı çıkardık. Basit hesapla sıfırdan ürettiğimiz yerli bir ürünü dolar üzerinden satınca daha çok para kazanacaktık. Ancak hammaddesini dolar üzerinden aldığımız ürünleri mamül hale getirip sattığımızda bize bir kazancı olmayacaktır. Vatandaşa en büyük zararı ise dolarla alıp direkt tükettiğimiz ürünlerdir. Bunların başında petrol ve türevleri gelmektedir. Zaten doların her yükselişinin ardından gelen akaryakıt zamları bunu açıkça belirtmektedir. Yine basit bir örnekle dolar 2.90’ken 3.80 lerden vatandaşın aldığı motorin, dolar 3.25 olunca 4.30’ lara dayandı.

Bir sürü siyasi ve toplumsal darboğazlardan çıkmış bir ülke olarak Türkiye, bu ekonomik darboğazdan da çıkar ancak bu süreçte üreticinin ve tüketicinin de mağdur edilmemesi gerekir. Merkez Bankasının faiz politikaları yapılan EKK toplantılara bu sürece yön verecektir. Bunun yanında daha çok çalışıp daha çok üretmek bizi böyle süreçlere karşı daha güçlü kılacaktır. Hep hazır yiyip, hazır tüketen devletlerin gemisi en ufak krizlerde su almaya başlar. Daha çalışkan ve daha refah içinde yaşayan bir ülke olmak ümidiyle…

Esen kalın.

YORUMLAR

  • 0 Yorum