Ahmet Aydın Akansu

Ahmet Aydın Akansu


Birleşmiş Milletler Raporu Çıkıyor

07 Ağustos 2014 - 15:16

Dünya seller, kuraklık ve orman yangınları ile boğuşuyor. Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği (IPCC) örgütünün 2013 yılı eylül ayında acil başlığı hükümetlere gönderdiği raporunda, “Küresel Isınma çok ciddi boyutlara ulaştı. Dünyanın yağış alan bölgelerinde aşırı yağışlarla sel felaketleri, kurak bölgelerde ise aşırı kuraklık yaşanabilir” açıklaması bir bir gerçeğe dönüşüyor. Son bir haftadır gazete ve TV haberlerinden biriktirdiğim başlıkları sizlerle paylaşmak istedim. “Dünya’nın nazar boncuğu olarak kabul edilen Konya’nın Meke Gölü yüzde 99 oranında kurudu”, “Dünya üzerinde sıcaklık 333 aydan beri artıyor”, “Bir saatlik sağanak yağmur İstanbul’u felç etti”, “Bilim insanlarının yaptığı çalışmada Batı Antarktika buz tabakası yavaş, ancak durdurulamaz bir şekilde erimeye başladı”, “İngiltere son yılların en büyük sel felaketini yaşarken, Türkiye, Avrupa’da en kurak yıllarından birini yaşıyor”, “Pasifik’in ekvator bölgesinde suların ısınmasıyla oluşan rüzgâr akımları, dünyada iklim değişikliğine yol açıyor”, “Alman İklim Bilimcileri 2014 yılının en sıcak yıl olacağı uyarısında bulundu”, “Kuraklık, ormanları da vuracak”, “Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Pınar Aksoğan, “İklim değişikliği 21. yüzyılın en baş sorunu. Akdeniz Havzası, iklim değişikliği ve dolayısıyla kuraklıktan en fazla etkilenecek bölgeler arasında yer alıyor”, “Küresel Isınma’nın nedeni yüzde 90 insan”. Aslında daha pek çok var ancak ancak bir kaçını koyabildim.
Yaşadığımız çöl sıcakları en anlaşılır hali
Daha anlaşılır haliyle yaşadığımız çöl sıcakları küresel ısınmanın en önemli belirtilerinden biri. Dünyanın gidişatı gerçekten iyi değil. Düşünebiliyor musunuz değişik ülkelerden 257 bilim insanının görev aldığı Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği (IPCC) örgütü “Küresel Isınma çok ciddi boyutlara ulaştı. Dünyanın yağış alan bölgelerinde aşırı yağışlarla sel felaketleri, kurak bölgelerde ise aşırı kuraklık yaşanabilir” açıklaması yapıyor ve bu raporları dünya üzerindeki tüm ülke yetkililerine gönderiyor. Ama ciddiye alan yok. Hala dünyada elektrik üretmek kömür santralleri kullanılıyor. Küresel ısınmaya birinci derece etki eden karbonmonoksit gazı üreten 1200 kömür santrali aktif olarak çalışıyor ve yılda 8 milyar ton karbon salıyor. Yapılan istatistiklerde en fazla kömür tüketen ülkeler sıralamasında Çin birinci, Rusya ikinci, Hindistan üçüncü ve Türkiye dördüncü sırada geliyor. Seller, kuraklık ve orman yangınları ile boğuşan dünyayı biran önce küresel ısınmadan kurtarmak lazım. Bu işin şakası yok.
Küçük Alya’dan küresel ısınma kitapçığı
Halk arasında “Yaşa değil başa bak” veya “Olgunluk yaşta değil baştadır” sözü vardır. Çevresine duyarsız binlerce olgun insan varken, Narlıdere Mustafa Şık İlköğretim Okulu öğrencisi 8 yaşındaki Alya Derin Şentürk, hazırladığı “Bilinçli Birey, Bilinçli Toplu” başlıklı kitapçıkta küresel ısınmanın zararlarını ve alınması gereken önlemleri anlatıyor. Yaz mevsiminde sağanak yağmurlar ve hortumların neden çıktığını sorduğu annesinden küresel ısınmayı öğrenen küçük Alya, topladığı bilgileri bir kitapçık yaparak yaşıtları dahil  büyüklerine dağıtıyor. Kitapçığının başına “Küresel ısınma tehlikesi büyük bir hızla artıyor. Ne yapmamız gerektiğini biliyor musunuz? Okuyalım, öğrenelim, uygulayalım” notunu düşen Alya, küresel ısınmanın durdurulması için yapılması gerekenleri önlemleri şöyle sıralamış; “Ormanları korumalı ve çoğaltmalıyız. Elektrik ve su tasarrufu yaparak elektriğimizi rüzgar enerjisi ve güneş enerjisinden sağlamalıyız.  Evde en çok kullanılan 5 ampulü en az enerji tüketen cinslerle değiştirin. Evlerdeki ikinci televizyonları teke indirin. Diş temizliğinde ve traş olurken muslukları mutlaka kapatın. Aracınızı hortumla değil bir kova su ile yıkayın. Evinizde ve işyerinizde kullanmadığınız zamanlarda TV, radyo, bilgisayarın fişlerini çekin. Ağaç dikin. Her ağaç atmosferden önemli ölçüde sera gazı emer. Yakın mesafelere yürüyün. Uzun mesafeler için metro ve tramvayı tercih edin. Tüketimi azaltın. Aracınızı düşük hızda kullanın. Para sizin olabilir ama dünya hepimizin. Bunları en az beş kişiye anlatın”. Ne diyeyim ben gençlere güveniyorum.
“Okaliptüs yerine başka ağaç dikilsin”
Ana yazıda göllerin, akarsuların derelerin kuruduğunu yazmıştım. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi  Biyolog Prof. Dr. Mehmet Sıkı’nın gönderdiği e-mailde, okaliptüs ağacının en fazla yer altı suyu emen ağaç olduğunu belerterek Orman ve Su bakanlığı ile Çevre Bakanlığına gönderdiği bilimsel raporun bir örneğini de bana göndermiş. Dünyanın en önemli sulak alanları arasında bulunan ve İzmirlilerin İzmir Kuş Cenneti olarak adlandırılan Gediz Deltası’nın korunmasında büyük mücadele veren Prof. Dr. Mehmet Sıkı, şunları yazmış;  “2014 yılında olduğu gibi Türkiye’de küresel ısınma nedeniyle son 10 yılda görülen kuraklığın etkisini en aza indirmek için bütün Türkiye’deki Okaliptüslerin mutlaka kökü kazınmalıdır. Bunda da ülke olarak geç kalmış sayılmayız. Okaliptüs yerine o bölgeye ait ağaç türleri dikilmelidir. Türkiye’nin doğal bitkisi olmayan ve anavatanı Avustralya olan okaliptüslerin büyük boylu olanları ekildiği sulak alanlarda günde ortalama 400 litre suyu topraktan kendi bünyesine alarak yeraltı su seviyelerini olabildiğince düşürerek, bu özellikleri nedeniyle bataklıkların kurutulmasında yararlanılmıştır. 10 yaşındaki bir Okaliptüs ağacı yılda 250 ton suyu bünyesine almakta ve buharlaşma yolu ile havaya vermektedir. Bir okaliptüs yılda 3-4 metre büyüyerek boyları genellikle 30-40 metreye ulaşabilmektedir. Okaliptüsler bulundukları yerdeki yüzey sularını ve 40 metre derine giden kök sistemi ile de yeraltı sularının azalmasına neden olmaktadır

YORUMLAR

  • 0 Yorum