Sanat, hayal gücümüz ve yaratıcılığımızın birleşmesi ile meydana gelen uzun yıllardan beri kullanılan bir ifade biçimidir. Sanat aracılığı ile ruhumuzu besleyebilir ve iyileştirebiliriz. Dans sanatı da müziğin ritmine uyularak duyguların bedensel olarak ifade edilmesi olarak tanımlanmaktadır. Amerikan Dans Terapi Birliği ise dans/hareket terapisini; dans ve hareketin bireyin, fiziksel, ruhsal, zihinsel ve sosyal bütünleşmesine yardım eden yaratıcı süreçte psikoterapötik kullanımı olarak tanımlamaktadır.
Dans terapisinde sergilenen dans figürleri bir estetik kaygı ve bir mükemmel arayışı içerisinde olmaz, onun için çalışmaz çünkü dans terapisindeki esas amaç düşüncelerin harekete ve bedene özgürce, sınırlar olmadan yansıtılmasıdır. Eğer sizlerde değişmek, dönüşmek, iyileşmek ya da ruhunuzdakileri dışarıya vurmak için bir yöntem arıyorsanız dansın iyileştirici gücü ile tanışmanın tam zamanı.
Dans terapisi kişilerde olumlu etkiler sağlayarak kişinin; davranışı, iletişimi ve sağlığında iyileştirici rol almaktadır. Şimdi dansın pozitif etkilerine bir göz atalım:
Yapılan bir araştırmaya göre dans eden çiftlerde demans riskinin %76 oranında azaldığı görülmüştür. Bunun yanı sıra, özellikle nörodejeneratif (insan beynindeki nöronları etkileyen) hastalıklarla ilgili yapılan çalışmalarda, 18 ay boyunca dans eden ileri yaştaki kişilerin beyninde, beynin hafıza ve yön bulma ile ilgili bölgesi olan hipokampüsün bazı bölgelerinde belirgin hacim artışı olduğu görülmüştür.
Bunlara ek olarak dansın duygular üzerinde etkisi oldukça kuvvetlidir. Depresyonda olan kişilerde ruhu iyileştirdiği ortaya koyulmuştur. Saldırgan ve mutsuz çocuklar üzerinde uygulanan dans terapisi sonucunda çocukların kendilerini daha iyi bir şekilde kontrol edebildiği görülmüştür.
İletişim kurma konusunda sosyal fobisi olan bireylerin topluma kazandırılması amacıyla uygulanan dans terapisinin olumlu sonuçları görülmüştür.
YORUMLAR