"Kudüs davasından, Filistinlilerin haklarını savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz"

EGEOLAY/Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Birinci Sosyal Gelişim Bakanları Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “Bedeli ne olursa olsun, Hakk’ın, hakikatin ve mazlumun yanında yer almayı sürdüreceğiz. Kudüs davasından, Filistinlilerin haklarını savunmaktan ve tüm mazlumlarla dayanışma içinde olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.

"Kudüs davasından, Filistinlilerin haklarını savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz"
Editör: Ege Olay
09 Aralık 2019 - 14:56

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Sosyal İşler Bakanları Konferansı’na katılarak, bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün İTT Üst Düzey Kamu ve Özel Yatırım Konferansı’nda, İslam dünyasının dört bir yanından gelenlerle buluştuğunu, önceki hafta ise İİT Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi İSEDAK’ın 35. Bakanlar Oturumu’nu gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, tüm bu toplantıların İslam ülkeleri arasındaki ilişkilerin her düzeyde ve her alanda gelişmesine, yakınlaşmasına vesile olacağına inandığını söyledi.

“MÜSLÜMANLARIN YAŞADIĞI SIKINTILARIN SEBEPLERİNİ ANALİZ ETMELİ VE ÇÖZÜM ÜRETMELİYİZ”

Dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturan Müslümanların, güçleriyle orantılı siyasi etkiye, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeyine sahip olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlığın bugünkü gelişmişlik seviyesinin temellerinin İslam coğrafyasında atılmış olmasına rağmen, Müslümanların günümüzde yaşadığı sıkıntıların sebeplerinin iyi düşünülmesi, analiz edilmesi ve çözüm yolları üretmeleri gerektiğini kaydetti.

İslam medeniyetini hak ettiği yere çıkarmanın sorumluluğunun yine Müslümanlara düştüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam İşbirliği Teşkilatı, nüfusları Müslümanlardan oluşan tüm ülkeleri bir araya getiren bir yapı olması sebebiyle, bu konuda elimizdeki en önemli araçtır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İİT’nin beklentiyi karşılayacak bir çalışma düzenine ve etkinliğine kavuşamadığına dikkati çekerek, “Şayet İslam İşbirliği Teşkilatı’nı, tüm kurumları ve faaliyetleriyle, hayal ettiğimiz düzeye çıkartabilirsek, hep birlikte bu tür sıkıntıların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. Dünyada benzer dayanışma örneklerini sergileyen pek çok kuruluş vardır. Bizlerin de aynı başarıyı göstermemesi için hiçbir sebep göremiyorum” diye konuştu.

“TÜRKİYE, FİLİSTİN’DEKİ ZULÜM KONUSUNDA DİLE GETİRDİĞİ İTİRAZLARDA YALNIZ KALIYOR”

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın kuruluşunun temelinde Kudüs davasının bulunduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef, Kudüs’teki ve onun ayrılmaz bir parçası olan Filistin’deki durum, her geçen gün daha da kötüye gidiyor. İsrail’in hak, hukuk, adalet, insanlık tanımayan tavrı, bölgedeki krizi Müslümanlar aleyhine sürekli derinleştiriyor. Son dönemde kimi ülkelerin uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve yasadışı yerleşimleri desteklemesi, sıkıntıları yeni bir boyuta taşıdı. Bugün artık sokaklarında masum genç kızların, babaların, annelerin, ihtiyarların, çocukların, gençlerin İsrail tarafından alenen infaz edildiği bir Filistin fotoğrafıyla karşı karşıyayız. Üstelik İsrail’in bu hoyratlığı, Batı ülkeleri ve büyük bir üzüntüyle belirtmek isterim ki kimi Arap devletleri tarafından adeta teşvik ediliyor. Türkiye olarak, Kudüs ve Filistin’deki zulüm konusunda dile getirdiğimiz itirazlarda, çoğu defa yalnız kaldığımızı hissediyoruz. Esasen son yıllarda maruz bırakıldığımız terör saldırılarının ve ekonomik sabotajların gerisindeki sebeplerden birinin de bu ilkeli duruşumuz olduğunun farkındayız. Ama bedeli ne olursa olsun, Hakk’ın, hakikatin ve mazlumun yanında yer almayı sürdüreceğiz.”

“KUDÜS DAVASINDAN, FİLİSTİNLİLERİN HAKLARINI SAVUNMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

Türkiye olarak Kudüs davasından, Filistinlilerin haklarını savunmaktan ve tüm mazlumlarla dayanışma içinde olmaktan asla vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Keşmir, Arakan ve Türkistan başta olmak üzere, pek çok yerde Müslümanlar aleyhine gelişmeler yaşandığına da dikkati çekti.

Batı ülkelerinde giderek yaygınlaşan İslam ve Müslüman düşmanlığının da bir başka önemli sorun olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, son NATO Zirvesi’nde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a “İslami terör” ifadesini kullanmasının yanlış olduğunu söylediğini, Macron’un karşısında sustuğunu ancak sonra yine aynı ifadeyi kullandığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam kelime anlamı itibariyle barış demek. Siz ‘İslami terör’ ifadesiyle barış ile terörü nasıl bir araya getirirsiniz? Böyle bir şey olamaz. Karşımızda susuyor, sonra aynı ifadeleri kullanıyor. Paris’te sarı yelekliler çıktı, hadi çöz, durdur bakalım. Niye durduramıyorsun? Niye onları barış havzasında yola koyamıyorsun? Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” ifadelerini kullandı.

Müslümanlığın en önemli alamet-i farikalarından birinin de aile kurumu olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam ülkeleri olarak aile kurumuna ne kadar sahip çıkılırsa, geleceğe o derece güvenle bakılabileceklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güçlü aile yapısının güçlü toplum demek olduğunu, bunun da hep birlikte güvenli geleceğimiz anlamına geldiğini tekrar tekrar hatırlamalıyız. Bu bakımdan aile içi şiddet, önüne geçmemiz gereken en önemli tehditlerden biridir. Kadının ve çocuğun uğradığı ruhsal ve fiziksel şiddet sorununu bitirmeden, güçlü aile yapısını inşa edemeyiz” diye konuştu.

“İSLAM ÜLKELERİNİN EN ÖNEMLİ ZENGİNLİĞİ GENÇ NÜFUSLARIDIR”

İslam ülkelerinin en önemli zenginliğinin yeraltı kaynaklarından ziyade genç nüfusları olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Batı kaynaklı tehditlere karşı, çocuklara, kadınlara, yaşlılara ve engellilere ne kadar iyi sahip çıkarsak, aile yapımızı o derece korumuş oluruz. Sosyal medya ve televizyon gibi iletişim araçlarının Batı kaynaklı içeriklerinin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan erozyona karşı teyakkuz hâlinde bulunmalıyız. Sınırlarımızı korurken zihinlerimizin teslim alınmasına yola açacak her türlü boşluğu, her türlü gafleti, her türlü çatlağı süratle doldurmalıyız. Bu konuda hiç de iyi imtihan veremediğimizi itiraf etmek durumundayız. Ama kötü gidişi durdurma şansına hâlâ sahibiz. Hep birlikte neler yapabileceğimizi konuşmalı, anlaşmalı ve süratle uygulamaya geçirmeliyiz.”

Suriye başta olmak üzere, çeşitli bölgelerde çatışmalar ve krizler sebebiyle sayıları milyona varan çocuğun öksüz ve yetim kaldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimsesiz çocukların çeşitli yollarla diğer ülkelere götürülüp, hiç arzu edilmeyen bir şekilde yetiştirildiğini, başta uyuşturucu tüccarları olmak üzere suç örgütleri tarafından istismar edildiğini belirterek,  “Müslümanlar olarak, kardeşlerimizin emanetlerine sahip çıkmak, boynumuzun borcudur” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ailelerin sahip çıkmasıyla bu çocukların topluma kazandırılması için bir seferberlik başlatılması gerektiğini söyleyerek, toplumlarda oluşan yeni durumlar karşısında sosyal politikaların gözden geçirilmesi gerektiğini, sosyal devlet ilkesini göz ardı eden hiçbir ülkenin de hedeflerine ulaşabilmesinin mümkün olmadığını kaydetti.

“TÜRKİYE, DÜNYANIN EN YAYGIN VE ETKİLİ SOSYAL POLİTİKALARINI UYGULAYAN ÜLKELERDEN BİRİ”

Türkiye’nin, dünyanın en yaygın ve etkili sosyal politikalarını uygulayan ülkelerinden biri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Çalışanlarımıza ve emeklilerimize mutlaka asgari güvenceler sağlıyoruz. Genel Sağlık Sigortamız, nüfusumuzun neredeyse tamamını kapsıyor. Ülkemizde, kalitesi gayet yüksek olan sağlık hizmetlerinden yararlanmak isteyip de, sığınmacılar dâhil, buna imkân bulamayan kimse yoktur. Garip gurebaya sahip çıkmak sosyal politikalarımızın özünü oluşturuyor. Geçtiğimiz yıl 12 milyon kişiye 43 milyar lira tutarında sosyal yardım ulaştırdık. Sosyal yardım yelpazemizi, ihtiyacı olan herkesi içine alacak şekilde genişlettik. Engelliler konusunda yaptıklarımızla, gerçekten örnek olacak başarılara imza attık. Düzenli maaş ödemesinden evde bakım hizmetine, özel bakım merkezlerinden özel eğitim kurumlarına kadar pek çok hizmetle, engellilerimizi toplumsal hayata dâhil ettik. 82 milyon nüfusa sahip ülkemizde, sadece 33 bin 500 kişinin resmî veya özel huzurevlerinde kalıyor olması, aile yapımızın hâlâ sağlam olduğunun göstergesidir.”

Türkiye’nin, 5,5 milyonu bulan sığınmacı ve göçmene ev sahipliği yapan bir ülke olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, 57 bine yakın kaçak göçmeni denizde boğulmaktan kurtardıklarını, sığınmacılara Türk vatandaşlarıyla aynı düzeyde hizmet verdiklerini kaydederek, “Üstelik bu hizmetleri, dışarıdan ciddi hiçbir yardım almadan, kendi imkânlarımızla yürütüyoruz. Bu hizmetler için şu ana kadar harcadığımız para 40 milyar doları aştı” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Suriye’de güvenli hâle getirilen bölgelere mültecilerin yerleştirilmesine dair plan ve projeleri anlattığını belirterek, bu konuda Türkiye’ye bir ülke dışında destek veren olmadığını söyledi.

ARNAVUTLUK’A YARDIM ÇAĞRISI

Arnavutluk’ta bir hafta öne yaşanan 6.4 şiddetindeki depremde 51 kişinin hayatını kaybettiğini, yüzlerce insanın da yaralandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak depremin hemen ardından yardım faaliyetlerine başladıklarını ve Arnavutluk’ta 500 konut inşa etme sözü verdiklerini anımsattı.  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerin yapılacak konutlar için görüşmelere başladığını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İİT ülkelerinden de Arnavutluk’a yardımda bulunmalarını istedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2018 yılı İnsani Gelişme Endeksi'nde, 0,806'lık değere ulaşarak 189 ülke arasında 59. sıraya yükseldiği müjdesini vererek, Türkiye’nin ilk kez çok yüksek insani gelişmişlik kategorisine girmeyi başardığını, bundan sonra daha yüksek derecelere de ulaşılacağını açıkladı.
 



YORUMLAR

  • 0 Yorum