Sibel Bingöl

Sibel Bingöl

[email protected]

" Öğrenemeyen öğrenci yoktur, öğretemeyen öğretmen vardır."

01 Aralık 2023 - 20:35 - Güncelleme: 01 Aralık 2023 - 20:55

Disleksi (okuma güçlüğü )konusunda bilinçli olmalıyız. 

Sınıf Öğretmeni Sayın  Ülkülay Kartal ile özgül öğrenme sorunlarından okuma güçlüğü ( Disleksi) yaşayan çocuklarla ilgili röportajımız. 



İlkokul birinci sınıf öğrencileri ilk dönemin sonlarına yaklaştığımız şu günlerde  okuma yazmayı öğrenmenin mutluluğunu yaşıyor. Anne babalar sevinçli ‘çocuğum heceleyerek de olsa kitap okumaya başladı’ diyen mutlu anne babalar.

Bir de henüz okumaya geçemeyen defterinde karalamalarla , uzay resimleri ve ya gelecekte ki evinin en ince detayına kadar planlayıp maketini yapan üstün zekalı diye hayranlık duyacağımız fakat henüz okumaya geçemeyen, hayal dünyasının renklerinde kaybolacağımız tatlı çocuklarımız da var.

Neden bazı harfler kabus gibi? Çocuğun neden bir türlü bu harfleri kavrayamadığını anlayamayan hatta bu çocuk ‘ bizimle dalga mı geçiyor?’ Diye tahammül sınırları aşınmış anne ve babalar…

İlkokul ve ilkokul öğretmeni bir çocuğun eğitim hayatının başladığı akademik olarak bilgiyle donatılmaya ve yeteneklerinin gün yüzüne çıkmaya başladığı hayatının ilk ve en önemli noktası. 



-Bu çocuklar, harfleri ters algıladığını, fark eden özel eğitimli öğretmene denk gelemezse ne olacak? 

Muhtemelen anneler, babalar okula çağrılıp, “çocuğunuz dersi dinlemiyor ve bütün arkadaşları okumaya, yazmaya geçmesine rağmen çocuğunuzun odaklanamadığını ve çok hareketli olduğu için ders sırasında  kalkıp tahtaya uzay resimleri, uçak modelleri çizdiğini ve dersi dinlemediği için de henüz okuma yazmaya geçemediğini” söyleyebilir. 

Fakat, bu çocuk sadece disleks..! (İse) Yani başka hiç bir özel sorunu yoksa nasıl yardımcı olabiliriz? 

Ya, o tahtaya çizilen uçak, çiçek vs. aslında “öğretmenim okuyamıyorum sizin istediğiniz gibi fakat bak ben güzel bir uçak çizebiliyorum, takdir etmeyecek misiniz? çocuğun varlığını kabul ettirme çabalarıysa?  Biz bu masum çabayı göremezsek, bu çocukları fark etmeden geçip gidersek; ne olacak bizim aydınlık yarınlarımız? 

Neden herkes her konuda bilgi sahibiymiş gibi çocuklara ön yargıyla ve bilinçsizce teşhis konuluyor? Sınıfta herkes okuyor, biri hariç. Öğretmen çocuğa sabır göstermeyip istediği model bir çocuk olana kadar sürekli cezalar verip, bir de teneffüs hakkını da ihlal ediyorsa burda ciddi hatalar var demek olmuyor mu? Önce bir uzmana danışsak mı? 

Anne babaların ve öğretmenin birinci sınıfta böyle özel bir sorunla  karşılaşması durumunda çocuğun üzerine gidilmemesi ve oldukça sabırlı, hoşgörülü, sevecen bir tavır sergilemeleri çok önemli ve uzman desteğine başvurmaları çocuğun gelecekti bütün eğitim hayatını etkileyecektir. 



Konuyu, ‘bütün çocukların aydınlık yarınlarımız, ülkemiz için emanet edilen fidanlar olduğu bilinciyle kalbine dokunan’ eli öpülesi öğretmenlerimizden Ülkülay Kartal öğretmenimizle konuştuk. 
“Hiç bir  zaman emekleriniz unutulmaz” diyebileceğimiz çok değerli bir öğretmen, ülkülay KARTAL.  

-Sizi tanıyabilir miyiz? 

Ülkülay Kartal:”1986 Van doğumluyum. İki çocuklu bir ailenin ilk çocuğuyum.16 yaşında bir kızım 8 yaşında bir oğlum var. Sınıf öğretmeniyim.
Benim öğretmenlik hayalim çocukluk yıllarımda başladı. Bebeklerimle arkadaşlarımla öğretmencilik oynardım. Her zaman oyundaki öğretmen rolünü almak isterdim.

-Neden sınıf öğretmenliği? Bu tercihi yaparken sizi etkileyen özel bir durum oldu mu? 

Ülkülay Kartal:”Sanırım üçüncü sınıftaydım sınıf kitaplığından ülkü öğretmen isimli bir kitap alıp okumuştum. Bir köy öğretmenini anlatıyordu. O kitabın etkisiyle büyüdüğümde öğretmen olmaya karar vermiştim. Annem hukuk fakültesi okumam istediyse de ben sınıf öğretmeni olmayı seçtim daha sonra çeşitli eğitimler alarak özel gereksinimli çocuklarla çalışmaya merak saldım.

-Meslekte kaçıncı yılınız?

Ülkülay Kartal: “16 yıllık öğretmenim, öğretmenliğimin ilk 6 yılında özel eğitim öğretmenliği yaptım. Kızımın ilkokula başlamasıyla kolejde çalışmaya başladım bu süreçte de özel gereksinimli öğrencilerle çalışmaya devam ettim. Hâlâ da çalışmaya devam ediyorum.

-Öğrencileriniz şu an kaçıncı sınıftalar?

Ülkülay Kartal:”Bu sene 1. sınıf okutuyorum . 12. sınıfta 9. sınıfta 5. sınıfta mezun öğrencilerim ve farklı yaşlarda özel gereksinimli öğrencilerim var. Yaşı benden büyük olan özel durumlu öğrencilerle de çalıştım.

-Şimdiye kadar hiç ‘Disleksili’ dediğiniz bir öğrenciniz oldu mu?

Ülkülay Kartal:” Otizm, down ,sendromu, dil konuşma bozukluğu gibi öğrenme güçlüğü olan birçok öğrenciyle çalıştım ve tabii ki disleksili birçok öğrencim oldu.

-Bu öğrencilerinize nasıl bir eğitim uyguladınız? Neler oldu, yaşadıklarınızı bizimle paylaşır mısınız? 

Ülkülay Kartal:”Disleksi, özgül okuma bozukluğu olarak bilinir, öğrenme bozukluklarının % 80’ini oluşturur. Disleksili çocuklarda motor bozukluklar sıktır. Sol eldeki belirgin zayıflığın yanı sıra sağ el yavaşlığı dikkati çeker. Yaş arttıkça motor performans görsel olarak desteklendikçe bazı motor işlerde daha yetkinleşirler.



 Her birey kendine özgü olduğu için bireye görelik esastır verdiğimiz eğitimlerde. Yoğun eğitim ve öğretim için çevrenin de bilinçli ve  teşfik edici olması önemlidir. Evde birden fazla dilin kullanılması dezavantaj olabilir,  sık okul değiştirme de  önemli bir olumsuz etkendir. 

-Zamanla düzelir mi?

Ülkülay Kartal:”Yaşla birlikte okuma sorunları düzelir, okumayı anlama sorunları daha değişken bir seyir gösterir. 8. Sınıfa doğru okuduğunu anlama yetisi oldukça düzelir. Sözlü hikaye anlatmada  ve sözlü sınavlarda daha başarılı olurlar. 

Ben öğrenemeyen öğrenci yoktur , öğretemeyen öğretmen vardır mantığı ile yaklaşıyorum çocuklarımıza herkes için genelgeçer bir yöntem yoktur. 

Örneğin bir öğrencimde kodlama yöntemini kullandım ve bu teknik ile yaklaşık 1.5 ayda okumaya geçtik. Disleksi , diskalkuli ya da disgrafili öğrenciler farklı görürler çoğu zaman harflerin sayıların dans ettiğini söylerler. 

Hiç unutmuyorum; bir öğrencimi sınıfın sağ tarafına oturttuğumda tersten yazarken sol tarafa oturttuğumda o taraftan gördüğünü yazdı , ortaya oturttuğumda ortayı boş bırakıp kenarlara yazdı ona göre doğru yeri seçmek önemliydi. Bir çok derste kendi yerini seçmesini istiyordum. 

-Disleksi, Disgrafi ve Diskakuli diye tanımlanan Özgül Öğrenme Güçlüğü yaşayan çocuklar için meslektaşlarınıza ve anne babalara önerileriniz nelerdir?

Ülkülay Kartal:” Açıkcası çocuğun problemini velinin ve çocuğun gözüne sokmadan , çocuğu etiketlemeden, ruhuna zarar vermeden eksiğini tamamlamak en doğru yöntem olacaktır. Sabırlı , anlayışlı , hoşgörülü olunmalıdır. Tutarlı davranmalı bir gün sabırlı ve anlayışlıyken bir gün senden bıktım dememeli aynı zamanda çocuğa karşı evdeki diğer bireylerinde birbirleri ile tutarlı olmaları gereklidir. 



Özel öğrenme güçlüğü olan çocuk kimse ile kıyaslanmamalı özel durumu inkar edilmeden kabul edilmelidir. Bireyin kendine ait yapabildikleri üzerinden hareket edilmeli. Çocuğa herşeyin yolunda olduğuna dair güven verilmeli. Kendini ifade etmesine farklılıklarını ortaya koymasına izin verilmeli yeterli ilgi ve sevgi verilerek onun bizim için ne kadar değerli ve önemli olduğu vurgulanmalıdır. Mutlu bir ortamda desteklenmesi önemlidir. 

Çocukları saygı ile kabul edip, sevgi ile eğittiğimizde onları geleceğe özgürce yollarız.

-Güzel kalbiniz için çok teşekkür ederim. Değerli zamanınızı ve bilginizi paylaştığınız için de şükranlarımı sunuyorum. 

Ülkülay Kartal:”Rica ederim. Bana zaman ayırıp yer verdiğiniz için teşekkür ediyorum.”

“Her çocuk farklıdır, tıpkı parmak izi gibi…”

YORUMLAR

  • 0 Yorum