CHP Genel Başkanı Özgür Özel Deniz Baykal'ı Anma Törenine Katıldı: "İktidar Yaparak Vefamızı Göstereceğiz"

EGEOLAY/Birinci ölüm yıl dönümü geride kalan eski Genel Başkan Deniz Baykal’ı kabri başında anan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Baykal’ın emaneti olan CHP’yi, ‘iktidar yaparak’ vefalarını göstereceklerini kaydetti. Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Özel, Erdoğan’ın,‘Belediye yönetimleri ile iktidarın aynı partiden olması gerekliliği’ sözleri için, “Milleti tehdit etmeye, vatandaşa şantaj yapmaya kalkışıyor. Sandık tam bunun için var. Sandık, birisi sandıktan aldığı gücü unutup da kendisini sandığın üstünde görürse millet bunu hatırlatsın diye var. Millet ona 31 Mart’ta eğriyi de doğruyu da gösterecek” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Deniz Baykal'ı Anma Törenine Katıldı: "İktidar Yaparak Vefamızı Göstereceğiz"
Editör: Ege Olay
11 Şubat 2024 - 20:35

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, 4’üncü CHPGenel Başkanı Deniz Baykal’ı ölüm yıl dönümünde Devlet Mezarlığı’ndaki kabri başında andı. Özel, anma törenininardından basın mensuplarına değerlendirmelerde bulundu. Özel, “Bugün Genel Başkanımız Deniz Baykal’ın vefatının yıl dönümünde mezarı başında hep birlikteyiz. Kendisini rahmetle ve minnetle anıyoruz” dedi.

“HAYATIMDA FARKLI İZLER BIRAKMIŞ BİRİSİDİR”

Baykal’ın genç yaşından itibaren önemli görevlerde bulunduğunu anımsatan Özel, “CHP’nin 35 yaşında milletvekili, 36 yaşında Maliye Bakanı, 40 yaşında Enerji Bakanı olmuş, talan edilmekte olan madenleri bir kez daha kamulaştırarak bu ülkeye kazandırmış, sosyal demokrasiye, CHP’ye emek değil bir ömür vermiş bir Genel Başkanın huzurundayız. Ailesinin acısını ve onurunu paylaşıyoruz. Çünkü Türkiye’nin en büyük ailesinin uzun süre değeri, Genel Başkanı olmuş Deniz Baykal’ın huzurundayız CHP ailesi olarak. Her birimiz kendisinden çok şey öğrendik. Bundan tam 15 yıl önce sadece 2 gün farkla Sayın Baykal, Manisa’da belediye başkan adayı olmam için, belediye başkan adayımız sağlık sorunlarından dolayı yoğun bakımdaydı, seçimlere kısa süre kala telefonla aradı. Ankara’da Türk Eczacıları Birliği’nde görevliyim. Kendisine seçimin bu zamandan sonra kayıp olduğunu, benim bu görev için çok erken yaşta olduğumu ve hazır olmadığımı söylediğimde, ‘Sen iyi bir CHP’lisin. Partililer bazı günlerde partileri için görev yaparlar. O görev hiçbir zaman unutulmaz. Bu görevi yapman için aradım, yoksa sana belediye başkanlığı teklif etmiyorum. Partinin bayrağını yere düşürmemeyi teklif ediyorum’ demişti.  Onun üzerine görevi kabul ettim ve beni aktif siyasette adaylaşma ile beraber, elbette parti üyesiydim. Aktif siyasetteydik… Hikayem tam 15 yıl önce o telefonla başladı. O telefondan 1 ay sonra 2009 yılının Mart ayında Manisa Cumhuriyet Meydanı’nda yaptığı konuşmanın sonunda beni sahneye çağırdı, ‘Manisalılar, ona bakınca ben 35 yıl önceki Deniz Baykal’ı görüyorum. Onu bakınca ben 35 sene önce 35 yaşında bakan olan Deniz Baykal’ı görüyorum. Özgür de bugün 35 yaşında’ dedi. Deniz Baykal’ın bakanlığının üzerinden 50, bu sözü söylediğinin üzerinden 15 sene geçti. O adaylıktan sonra Manisa’da bir esnaf lokantasında yemek yedik. Kendisi yemeğini bitirip çayı içince ‘Genel Başkanım kalkalım mı?’  dediğimde, dedi ki ‘Bak yarın öbür gün sen de bu görevlere geleceksin. Akşam yemeğinden erken kalk, seni ağırlayanlar rahat etsin. Ertesi günü de ona göre planlasınlar. Öğle yemeğinden en son kalk’ dedi, eliyle gösterdi. Dışarıda daha yeni yemek verilen korumalar, şoförler vardı. ‘Sana eşlik edenleri aç bırakmasınlar’ dedi. Geçtiğimiz günlerde bir öğle yemeğinden kalkmaya davrandığımda arkaya baktım, daha çorbasını içen koruma arkadaşlar vardı. Baykal sadece siyaseten söyledikleri ile değil, bir siyasetçi nasıl yetiştirilir, bir siyasetçi ile ilgili nasıl öngörülü olunur. Hepsi açısından hayatımda farklı izler bırakmış birisidir” dedi.

“İKTİDAR YAPARAK VEFAMIZI GÖSTERMİŞ OLACAĞIZ”

“Manisa’da ertesi gün yerel gazetelerde hala saklarım, ‘Baykal Manisa’ya belediye başkan adayını değil gelecekteki genel başkanı tanıttı’ gibi iddialı ifadeler vardı. Manisa’da hep konuşuldu” diyen Genel Başkan Özgür Özel, “Bugün huzuruna, birinci ölüm yıl dönümünde partinin genel başkanı olarak varmış olmak benim açımdan hem büyük bir onur, hem omuzlarımda çok büyük bir yük. Siyasette vefa tartışmaları yapılıyor. Bir partinin önceki genel başkanına vefa gösterecekseniz bunun bir yolu var. Bu ilk genel başkan da son genel başkan da olsa, partisini iktidar yaparsanız vefanızı göstermiş olursunuz. Biz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini de Deniz Baykal’ın partisini de, İnönü’nün, Ecevit’inve Kemal Kılıçdaroğlu’nun da partisini iktidar yaptığımızda önceki genel başkanlarımıza vefamızı göstermiş olacağız. Mezarı başında buna söz veriyoruz. Bundan sonra CHP ailesinin hep birlik ve beraberlik içinde, iyi günlerde Türkiye’ye iyi günleri yaşatmasını ümit ediyorum. Partimizde çok önemli görevlerde bulunmuş, bana da emeği olan Sayın Muharrem İnce ve örgütüne de burada bizimle birlikte oldukları için bu büyük ailenin birer neferi olarak teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

“BU YAPTIĞI İŞ MİLLİ İRADA GASPIDIR”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Özel, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘belediyelere, iktidar partisinden olmaması durumunda hizmet gitmeyeceği’ yönündeki söylemlerihakkındaki soruya, “Dün Zonguldak’ta daha önce Hatay’da yaptığı açıklamanın devamını getirdi. Diyor ki ‘Ülkenin Cumhurbaşkanın eli Zonguldak’ın üzerinde olursa hizmet gelir.’ Recep Tayyip Erdoğan’ın milli iradenin üzerinden elini çekmesi lazım. Bu yaptığı iş tamamen milli irade gaspıdır” yanıtını verdi.

“MİLLET ONA EĞRİYİ DOĞRUYU GÖSTERECEK”

“Hatay’da yaptığı taş yürekliliğe devam ediyor” diyen Özel ayrıca, “Aslında Hatay’daki söylediği ifadeleri hatırlatıyor. Aslında Zonguldak’tan dönüp Hatay ve bütün Türkiye’ye aynı mesajı veriyor. Eğer Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediğinin bir karşılığı varsa yerel seçimler niye var? Niye belediye başkanı seçiyoruz? Sonunda oraya mı gelecek bu Anayasa tanımazlık hali? En sonunda ‘Siz birini seçin, geri kalan her şeyi o seçsin’i nasıl merkezi yönetimde uyguluyorlarsa ‘Siz bir Cumhurbaşkanına oy verin, geri kalan her şeyi iğneden ipliğe o belirlesin, en son belediye başkanlarını da o belirlesin…’ Niye o zaman bu aziz milletin önüne sandık koyuyoruz? Niye Yenimahallelilere, ‘Yenimahalle’yi kim yönetecek’Çankayalılara, ‘Çankaya’yı kim yönetecek’ diye niye soruyoruz? Ona da kendi karar versin o zaman. Oysaki milli irade kutsaldır, milli irade serbestçe oy kullanılabildiği için kutsaldır. Recep Tayyip Erdoğan’a verilince kutsal,verilmeyince mundar olmaz. Nasıl o gücünü sandıktan alıyorsa, bütün belediye başkanları da gücünü sandıktan alır. Nasıl gerçek patron milletse, belediye başkanlarının daCumhurbaşkanının da belirleyicisi millettir. Bunun dışında bir ifade, milli iradeye saygısızlıktır. Bugün Tayyip Erdoğan’a en sert cevapları vermek onun istediği bir şey. Bizi kavgaya çekmek istiyor. Dün sesleniyor, ‘Biz daha önceki Genel Başkanlarla kavga ederdik, Özgür Efendi ile sesi çıkmıyor, kavga etmiyoruz’ diyor. Oysa ki Özgür Efendi ona 10 bin liralık en düşük emekli maaşını hatırlatıyor. Ona 17 bin liralık sefalet asgari ücretini hatırlatıyor. Geçim sıkıntısını, enflasyonu hatırlatıyor. Türkiye’de bunu konuşuyoruz. O istiyor ki hakaretine hakaret edelim. Mesele konuşulmasın, bir genel seçim atmosferi içinde sorunlar değil kavga konuşulsun. Onun düzeyine inmemeye çok kararlıyım. Çünkü millet sakin bir şekilde israf etmeyen, ranta kentleri açmayan belediye başkanlarını değerlendirip verdiği oyu doğru ve iyi kullanıldığını görüp, belediye başkanlarımızdan memnun oldukları kentlerde belediye başkanlarımıza oy verip, kendi belediye başkanlarından memnun olmadıkları kentlerde de bizim iyi belediyeciliğimizi o kentlere taşıyacak kararı vermelerini istiyoruz. Bunun için Tayyip Erdoğan’ın hakaret, iftira ve saldırılarına cevap verme niyetinde değiliz. Ancak milletimize onu şu yönüyle şikayet ediyoruz. Sizin 31 Mart günü kalkıp sabahleyin, evden çıkıp, kiminiz baston ile kimi tekerlekli sandalye ile kimi, gencecik yaşında heyecanla ilk kez koşup gideceği sandığa gitmenizi önemsizleştirmeye, ‘Oyu bana verirseniz olur, vermezseniz pişman olursunuz’ diye milleti tehdit etmeye, vatandaşa şantaj yapmaya kalkışıyor. Sandık tam bunun için var. Sandık, birisi sandıktan aldığı gücü unutup da kendisini sandığın üstünde görürse millet bunu hatırlatsın diye var. Millet ona 31 Mart’ta eğriyi de doğruyu da gösterecek” ifadelerini kullandı.

“BAHÇELİ BU SABAH DEMLİ ÇAY MI İÇİYORMUŞ?”

Genel Başkan Özgür Özel, DEM Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday çıkarmasıhakkındaki soruya, “DEM Parti kendi sürecini yürütüyor, toplanıyor, bir karar verecek, mikrofonlar önümüzde. ‘DEM Parti aday çıkarmayacak size demleniyor diyorlar, ne diyeceksiniz?’ Mikrofonlar önümüzde, ‘DEM ile anlaştınız, İstanbul ve büyükşehirlerde aday çıkarmıyor, sizi destekliyor, bunun DEM Parti ile anlaşmak olduğunu söylüyorlar, ne diyeceksiniz?’ Şimdi bu mikrofonlar neden gitmiyor Bahçeli’nin önüne? Bahçeli bu sabah demli çay mı içiyormuş? Bu mikrofonlar neden gitmiyor Tayyip Erdoğan’ın önüne? Terörle işbirliği mi yapmış? İlk gün söyledim. Ama Başak Demirtaş, ama ilan edilen adaylar... Her birisinin aday olmak en demokratik hakkıdır. Her partinin aday çıkarmak varoluşsal sebebidir” dedi.

“O SEÇMEN HALA KÜTÜKLERE KAYITLI”

Özel, “Kimsenin adayını çıkarmasına, çıkarmamasına karışmayız. Bir partinin aday çıkarması kendisi ile ilgili bir hesaptır. Bir parti aday çıkarmazsa demlenip, aday çıkardığında demlenmemiş olma iftirasını, bu sabah höpürdetehöpürdete demli çay içenlere, Bahçeli ve Tayyip Erdoğan’a sorun. Bütün siyasi partilerle açık iletişim halindeyiz. DEM ile yaptığımız görüşme gözünüzün önündedir. Ama bazı görüşmeleri hangi mecralarda, kimlerin, ne şekilde, ne vaatlerle yürüttüğünü millet sormaktadır. Bizim kimsenin çıkaracağı adaya da çıkarmadığı adaya da lafımız da minnetimiz de yoktur. Aday çıkarmama durumunda dünya kadar hakareti bize layık görenlerin, şimdi bu millete özür borçları vardır. Bir önlerine baksınlar. Ben hem DEM Parti’nin, hem Yeniden Refah Partisi’nin, bütün siyasi partilerin adaylarına başarılar diliyorum. Dün Adalet ve Kalkınma Partisi’nin saldırıya uğrayan belediye başkan adayını aradım. Demokrasiye yapılmış saldırıdır. Kendi adayımıza yapılmış sayıyoruz. Bu seçim atmosferinde, 31 Mart’ta bütün adayların özgürce propaganda yapabildikleri, sandıkların ve seçmenlerin baskı altına alınmadığı en özgür propagandanın ve en barışçıl seçimin yaşanmasını temenni ediyorum. Bütün adaylara, bütün siyasi partilere başarılar diliyoruz. Büyük oranda adaylarımızı belirledik, tamamlıyoruz. Büyük bir seçim başarısı, büyük bir coşku için, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük ittifakı için yola çıkmış durumdayız. Bu ittifakın adı Türkiye ittifakıdır. Geçtiğimiz seçimlerde bize 11 büyükşehri emanet eden milletimizin emanetine saygı duyduk. Şimdi onlardan bir 5 yıllık daha süre istiyoruz. Bizde olmayan belediyelere de aynı iyi belediyeciliği vaat ediyoruz. Siyasiler Ankara’da ittifak kuramayabilirler ama millet sandıkta ittifakı kurar. Türkiye’nin umudu Türkiye ittifakıdır. Geçen seçimde oluşan ittifakların kazandırdığı başarıları ortaya çıkaran seçmen hala kütüklere kayıtlıdır. O seçmen, Türkiye ittifakını büyüterek sürdürecek. Şehirlerimizi çalmayan, çırpmayan, yeşil alanları katletmeyen, arsaları yabancılara peşkeş çekmeyen, arsa rantı yaratmak için kente karşı suç işlemeyen, çalışkan, dayanışmacı, yoksulun hakkını sosyal belediyecilikle koruyan başkanlarımıza göreve devam, kendi illerinde olmayan başkanlar için de CHP’li başkanları görev başına çağıracak. Türkiye ittifakına inanıyoruz, güveniyoruz” dedi.

“100 PROTESTODAN 99’U HÜKÜMETE YÖNELİKTİ”

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın aday gösterilmesine ilişkin soruya yanıt veren Özel, “Hatay’da bulunmamız gerekiyordu, bundan sonra da 6 Şubatlarda orada bulunacağız. Hatay’da protestolar yaşandı, hepiniz oradaydınız, hepinizin gözünün içine bakarak söylüyoruz ki 100 söz protesto vardıysa, 99’u hükümete yönelikti. Ama hükümete yakın kaynaklar ‘Efendim Lütfü Savaş protesto edildi.’ Evet Lütfü Bey’e yönelik de sitem cümlelerini duyduk. Siyaset, vatandaşın söylediğini duyma sanatıdır, verdiği mesajı alma sanatıdır. CHP olarak bütün bölgelerde hem adaylarımızı yoğun anketlerle belirledik, hem adaylaştırdığımız arkadaşları erken adaylaştırarak, takvimin son günü 20’sidir. Ama çok daha öncesinden adaylaştırarak, adaylık sonrası ölçme ve değerlendirme anketlerine de önem veriyoruz. Yüksek örneklemlerle yapılan bu anketler, bize bir şehirde yanlış yaptığımız sinyalini veriyorsa ya da verirse bu değerlendirilir. Milletin sesini duymak, elbette meydanda yükselen bazı sesleri duymak da önemlidir, fikir verir. Milletin sesini sandıktan önce duymak en önemli gösterge çok yüksek örneklemle yapılan anketlerdir. Anketlerde bir şey görüyorsak müdahale ediyoruz, görürsek müdahale ederiz.”

YORUMLAR

  • 0 Yorum