Akşener'in sağlık durumuna ilişkin açıklama

EGEOLAY/İYİ Parti Sözcüsü ve Medya İlişkileri Başkanı Prof. Dr. Kürşad Zorlu, Genel Başkan Meral Akşener’in sağlık durumuna ilişkin “Ülkemizde çok yaygın olduğu belirtilen viral enfeksiyon teşhisi ile hastanedeki muayenenin ardından Genel Başkanımız evinde istirahata geçti. İnşallah birkaç gün içerisinde çalışmalara başlayacak.” dedi.

Akşener'in sağlık durumuna ilişkin açıklama
Editör: Ege Olay
25 Eylül 2023 - 21:20
İYİ Parti Sözcüsü ve Medya İlişkileri Başkanı Prof. Dr. Kürşad Zorlu, genel merkez binasında basın toplantısı düzenledi.

Genel Başkan Meral Akşener’in sağlık durumuna ilişkin konuşan Zorlu, “Ülkemizde çok yaygın olduğu belirtilen viral enfeksiyon teşhisi ile hastanedeki muayenenin ardından Genel Başkanımız evinde istirahata geçti. İnşallah birkaç gün içerisinde çalışmalara başlayacak. Bugünkü Başkanlık Divanı toplantısını ve yarın Eskişehir’deki teşkilat buluşmasını iptal etmiştik ama ilerleyen bir tarihte Eskişehir ziyareti ile birlikte Genel Başkanızın planı içindeki diğer illere de ziyaretleri devam edecek.” dedi.

Vefatının 11. yıl dönümünde Neşet Ertaş’ı saygı ve rahmetle andıklarını söyleyen Zorlu, “O sadece sanatı için değil halkın içinden, halkının sesi için yazdı ve söyledi.” ifadesini kullandı.

Ertaş’ın “Özü gülmeyenin yüzü güler mi?” şeklindeki sözlerini hatırlatan Zorlu, “Maalesef siyasi iktidarın ülkeyi getirdiği nokta budur. Türkiye, ekonomik olarak adım adım bir darboğaza sürüklenirken, huzur ve özgürlük alanları başta olmak üzere, yaşam koşulları da giderek geriye gitmektedir.” şeklinde konuştu.

“Sığınmacı meselesini gözden kaçırmaya yönelik keyfilik var”

“Bunlardan biri de geçtiğimiz hafta bazı sosyal medya haber sitesi yetkililerinin tutuklanmasıyla sonuçlanan keyfiliktir.” diyen Zorlu, “Şu ana kadar bize ulaşan resmi bilgiler ve hukukçularımızın değerlendirmeleri çerçevesinde hem ifade özgürlüğünü hiçe sayan hem de ülkemizin en önemli problemlerinden biri olan sığınmacılar meselesini gözden kaçırmaya yönelik ciddi bir keyfilikle karşı karşıyayız.” ifadelerini kullandı.

“İlk paylaşımın yapıldığı hesaplara işlem yok”

Zorlu, “Dosya içeriği incelendiğinde ortak özelliğin sığınmacılar konusunda farklı haberlere ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan bir kısmı zaten o dönemde emniyete intikal etmiş konular, bir kısmı ise diğer bazı sitelerin yaptığı paylaşımların tekrarlanmasından ibaret. Ama ilginç olan o ilk paylaşımın yapıldığı hesaplarla ilgili bir işlem yapılmıyor. Savunma makamı bu bahsedilenler dışında başka bir isnat var ise onun da açıklanması gerektiğini resmi olarak ortaya koymasına rağmen başka bir iddianın da yer almadığı görülüyor.” dedi.

“2053 yılında sayıları 30 milyonu aşacak”

Bu anlayışla ülkeye iyilik yapılmadığına, insanların tepkisini ve öfkesini daha da artıracak bir huzursuzluğa katkı sağlandığına işaret eden Zorlu, “Oysa ortada bir dakika bile vakit kaybetmeden çözülmesi gereken, gerçek bir beka sorunu bulunmaktadır. Sığınmacı ve kaçak yabancıların sayısı bugün 13 milyonu aşmıştır. Bu gidişle çok değil 2053 yılında sayıları 30 milyonu aşacaktır. Bu kitlenin Türkiye Cumhuriyeti’nin huzur ve birliğini tehdit ettiğini artık tüm vatandaşlarımız derinden hissetmektedir.” diye konuştu.

Zorlu şöyle devam etti:

Ülkesinin, çocuklarının demografik geleceğinden, huzur ve güvenliğinden, işinden, aşından kaygılanan milyonlarca vatandaşımızın bu konudaki haklı isyanı, anlaşılıyor ki siyasi iktidarın bugün en büyük korkusu haline gelmiştir. Zira bu kökleşen problemin membağı bizzat kendileridir. Şimdi de öyle bir çıkmazdalar ki sığınmacılar için bir göndereceğiz bir göndermeyeceğiz diyorlar. Çünkü zikzaklar ve tavizlerle kendi derinleştirdikleri bu problemi çözme kapasitesini yitirmiş durumdalar. Buradan İYİ Parti olarak uyarıyoruz. Sığınmacı meselesine dikkat çekmek, bu konuda eleştiri ve karşıt görüşler ortaya koymak her Türk evladının hakkı ve aynı zamanda sorumluluğudur. Siyasi iktidarın meydana getirdiği ve büyüttüğü sığınmacı sorununu çözmek yerine bunu eleştirenleri susturmaya çalışması kabul edilemez.

“Türk vatandaşlığının rengi dolar yeşili değil kan kırmızısıdır”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yapılan saygısızca ve haysiyetsizce açıklamaları da dikkatle takip ettiklerini vurgulayan Zorlu, “Geçtiğimiz hafta kendine yazar diyen bir yabancı vatandaş, bildiğiniz üzere büyük önderimiz Atatürk’e hakaretler yağdırdı. İvedilikle avukatlarımız aracılığı ile kendisi hakkında suç duyurusunda bulundum. Birkaç gün sonra İçişleri Bakanlığı işlem başlattığını söylese de bu yeterli değildir, Adalet Bakanlığı’nın da konuyu ele alıp işlem başlatması gerekmektedir. Buradan Adalet Bakanlığı’na da çağrımızı yapıyoruz. Geç olmadan soruşturmayı başlatıp, süreci ilerletmek zorundasınız. Kimse unutmasın ki İYİ Parti bu Cumhuriyetin ve ülkenin hassas değerlerinin en büyük savunucusudur. Türk vatandaşlığının rengi dolar yeşili değil kan kırmızısıdır!” ifadesini kullandı.

“Siyasi iktidar karnesini köreltmeye devam ediyor”

Ekonomik kriz ve her geçen gün artan hayat pahalılığı nedeniyle vatandaşların nefes alamaz hale geldiğini belirten Zorlu, “Yanlış politikalarla ekonomiyi yönetmeyi beceremeyen siyasi iktidar, biliyorsunuz yeni suçluyu da buldu. Ekonomik sıkıntılarımızın yeni suçlusu psikolojiymiş arkadaşlar. Üstelik dünyada ‘’kriz ekonomisi’’ deyince parmakla gösterilen siyasi iktidar karnesini köreltmeye devam ediyor.” şeklinde konuştu.

“Okul masrafları velilerin belini büktü”

Okulların açılması ile anne ve babaların da bu krizden etkilendiğini kaydeden Zorlu, “Okul masrafları velilerimizin adeta belini büktü. Yeni eğitim-öğretim dönemi başlarken kırtasiye, yemek, servis derken gerçekten masraflar çok ağır. Ve bu konuda vatandaşımızın sıkıntılarını defalarca dile getirmemize rağmen tedbir alınmadı, ek bir destek sağlansın dedik, buna da kılak tıkandı.” diye ekledi.

“Vatandaşlar siyasi iktidardan ümidini kesmiş”

Okulların açıldığı 11 Eylül’den bu yana partisinin genel merkezini arayan vatandaşların sayısında artış yaşandığına dikkat çeken Zorlu, “Vatandaşlarımız siyasi iktidardan ümidi kesmiş olacak ki başa çıkamadıkları okul masrafları için bizlerden destek istiyorlar. Bir de bazı devlet okullarında tadilat vb gerekçelerle ek ücretlerin talep edildiği yönünde şikayetler var. Bazı okul yöneticileriyle görüştüğümüzde ise tadilatlar için devletin gereken desteği vermediğinden yakınıyorlar. Bu da farklı bir yola başvurarak bu sorunu çözme iradelerini güçlendiriyor.” dedi.
Konuyla ilgili Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yanıtlaması istemiyle geçtiğimiz günlerde soru önergesi verdiğini hatırlatan Zorlu, gelecek cevabı kamuoyu ile paylaşacağını ekledi.  

Mülakat tartışması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim döneminde ‘kamuya işe alımlarda mülakatı kaldıracakları ve gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre atanacakları’ yönünde vaatlerde bulunduğunu hatırlatan Zorlu, “Fakat bugün geldiğimiz noktada, öğretmenlerimizin atamalarının, 3 kişiden oluşan jüri tarafından 45 dakikalık mülakat sonucu yapılacağı açıklandı. Doğal olarak daha önce mülakatların nasıl yapıldığına ve ne ölçüde güvenilir olduğuna yönelik şüpheleri daha da artırdılar.” ifadesini kullandı.

“Temel sorun toplumun adalet anlayışına güvensizliği”

“Hani mülakatlar kaldırılacaktı?” diye soran Zorlu, “Seçimden önce gençlerimize böyle bir algı uyandırıldı. Seçim bitince de ‘nasıl olsa oy verildi’ denilerek rafa kaldırıldı. Tabi bu tutarsızlıklara artık şaşırmıyoruz. Ülkeyi yönetenlerin şunu bilmesi gerekiyor ki, burada temel sorun sadece öğretmenlerimizin değil, toplumun farklı kesimlerinin geriye dönük olarak uygulamalarınıza, adalet anlayışınıza duyduğu güvensizliktir. 21 yıl boyunca bir gücen oluşturamamışsanız, bunun acısını öğretmenlerimizden çıkaramazsınız. Bu partizan sistem anlayışıyla ne yaparsanız yapın, halkın bakış açısını değiştiremezsiniz.” değerlendirmesini yaptı.

Zorlu şöyle devam etti:

“Ve gelinen noktada ülkemizde bu problemin sadece mülakatla sınırlı kalmadığı, öğretmenliğin lisans düzeyindeki alım koşullarından tutun da ülkemizdeki eğitim fakültelerinin sayısı, niteliği, sürekli öğrenme durumlarına kadar baştan aşağı yeniden tasarlanması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Buradan bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mülakatlarla ilgili taahhüdünü hatırlatıyor ve gereğini yapması konusunda çağrımızı yineliyoruz.”

Ücretli öğretmenlik

Ücretli öğretmenlik sistemine değinen Zorlu, “Öyle bir öğretmenler odası düşünün ki, birbirinden kıymetli eğitimcilerimizin aralarında ücretli, sözleşmeli, kadrolu gibi ayrımlar var. Bunların arasındaki ücretlerin de son derece açık olduğunu görüyoruz. Ve bizler, ülkemizin geleceği en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızı öğretmenlere emanet ediyoruz. Bunu onlara yapmaya hakkımız yok.” dedi.  

“Bu yanlış sisteme son verilsin”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ücretli öğretmenlere yönelik yüzde 25 zam açıklamasını hatırlatan Zorlu, “Haftada 30 saat derse giren kadrolu bir öğretmenin, ortalama maaşı 30 bin TL’ye yaklaşırken; haftada 30 saat derse giren ücretli bir öğretmenin ortalama maaşı 10 bin TL’ye ancak yaklaşabildi. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Yaklaşık 600 bin öğretmen adayı atama beklerken 74 bin ücretli öğretmen bu kötü koşullarda görev yapıyor. Bu yanlış sisteme bir son verilmesi gerekliliğini bir kez daha dile getiriyoruz.” ifadelerini kullandı.  

“Eğitime hazırlık ödeneği artırılsın”

Her yılın başında öğretmenlere '’eğitime hazırlık ödeneği'’ adı altında verilen ödeneğin bu yıl 1.400 TL olarak açıklandığına, aynı ödeneğin 2022 yılında 1.325 TL olduğuna işaret eden Zorlu,
“Sadece bir yılda bu masraflara yüzde 100’e yakın zam gelmiş durumda. Verilecek para ile eğitim materyallerinin yarısı bile karşılanamaz. Bunun da gerçekçi bir tutara getirilmesini öneriyoruz.
İYİ Parti olarak başından beri söyledik, öğretmenlik bir unvan mesleği değil itibar mesleğidir. Mesleğin saygınlığını yeniden oluşturmak zorundayız. Bunun yolu da adaleti ve güveni sağlamak, öğretmenlerin hak ettiği yaşam koşuluna ulaştırmaktır.” dedi.

“Emeklimiz çay simit hesabı yapıyor”

Hangi konuya değinilirse altından ekonomik sıkıntılar ve siyasi iktidarın beceriksizliğinin çıktığını savunan Zorlu, “Ne kadar toz pembe bir tablo çizse de, sayın Cumhurbaşkanı’nın tabiriyle psikolojik olduğu varsayılsa da, vatandaşımızın acı tecrübelerle yaşadığı ekonomik bunalım ortada. Bunun en somut ifadesi de milyonlarca emeklimizin durumudur. Üzülerek söylüyorum ki artık emeklimiz çay simit hesabı yapıyor. Bugün bir çay, bir simit olmuş 20 TL. Üç öğünde 60 TL. Bir karı koca emeklinin iki çocuğu da var ise ayda 7500 TL ediyor. Maaşını kira ödemek için mi, yoksa doğalgaz, elektrik, su faturalarını ödemek için mi kullanacak. Ya mutfağına, kalan maaşı ile ne alacak?” şeklinde konuştu.   

En düşük emekli maaşının asgari ücretten az olmaması koşulu ile arttırılmasını, asgari ücretin ise insan onuruna yakışır bir seviyeye çıkarılmasını isteyen Zorlu, tüm emekli maaşlarının da bu düzenlemeye göre güncellenmesi gerektiğini ifade etti.

“Yerel seçimler uyarı atışı olacak”

Ülke ekonomisinin düzeltilmesi için gerekli reçeteleri İYİ Parti olarak her platformda dile getirdiklerini belirten Zorlu, “Ne yazık ki mevcut siyasi iktidarın ilk 4 aylık performansı tam bir faciadır. Akaryakıt zamları başta olmak üzere, iğneden ipliğe her şeye zam gelmeye devam etmekte ve insanımızın umutları giderek azalmaktadır. İktidar ise farklı gündemler yaratarak gizlemeye çalıştığı bu sorunlar karşısında şöyle bir tutum içerisindedir. “Biz konuşmadıktan sonra ülke güllük gülistanlıktır.” İşte böyle bir tabloda umudu yeniden yeşertmek için yaklaşan yerel seçimler milletimiz için önemli bir mesaj ve siyasi iktidarın beceriksizliğine yönelik uyarı atışı olacaktır. Biz İYİ Parti olarak bu dikkatle yerel seçimlere hazırlanıyoruz. Halkımızın desteğini alacağımıza inanıyoruz. Yerel seçimler konusunda bir de hatırlatma yapmak istiyoruz. 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde oy verme günü bulunacağınız yerde oy kullanabilmek için adres değişikliklerinizi e-devlet uygulamasından veya nüfus müdürlüklerinde 1 Ekim gününe kadar yapabilirsiniz. Yani son bir haftanın içerisindeyiz.” dedi.

Karabağ için karşı bildiri: Bu metin tutarsız ve hakkaniyetten uzaktır

Karabağ’da yaşanan gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini ekleyen Zorlu, “Azerbaycan 10 Kasım 2020 tarihindeki ateşkes anlaşmasının gerekliliklerini ve toprak bütünlüğünü sağlamak için Hankenti ve civarına yönelik bir antiterör operasyonu gerçekleştirmiştir. Bölgede huzur ve istikrarın sağlanabilmesi adına önemli kabul ettiğimiz bu adıma karşı bazı çevrelerde haksız eleştirileri de görmekteyiz. Şunu vurgulamak gerekir ki, burası da Karabağ’ın içerisinde yer alan ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün bir parçasıdır. Gerek elde ettiği zafer ve gerekse varılan anlaşmalar doğrultusunda Azerbaycan’ın anayasal çerçevede burada düzeni sağlaması en tabi hakkıdır. Ayrıca söz konusu operasyon sivillere yönelik değil gayri meşru silahlı yapılanmalara yöneliktir. Hal böyleyken Türkiye’den kendilerine ‘hak savunucusu’ diyen bir grubun imza koyduğu karşı bildiri var. Bu metin tutarsız ve hakkaniyetten uzaktır. Bir defa gelinen aşamada Dağlık Karabağ değil artık bütünleşik bir Karabağ toprağı söz konusudur ve Azerbaycan’ın sınırları içerisinde yer almaktadır. Metinde imza koyucuların kullandığı bir ifade var. “Biz Türkiyeliler” ifadesi. Arka plandaki bulanıklığı da gözler önüne seriyor maalesef. Bu tür tutarsızlıklar milli meselelerde bazı zaafları sebep olabiliyor. Elbette barış ve huzurun sağlanması, sivillerin zarar görmemesi son derece önemlidir. Ancak bu metni hazırlayanlar işte bu operasyonun yapıldığı alanda bulunan ve 31 yıl önce vahşi bir katliamın yaşandığı Hocalı’yı neden hatırlamamaktadır?” şeklinde konuştu.

Zorlu, basın toplantısının sonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.


 

YORUMLAR

  • 0 Yorum