Sibel Bingöl

Sibel Bingöl

[email protected]

Bir Hekimin Ney Sesi ve Hattat Dokunuşuyla NASA'da Yayımlanan Astrofotoğrafları

28 Mart 2023 - 15:42

Mehmet Hakan Özsaraç 

03 Mart 2023 tarihinde NASA-APOD -NASA Hubble Space Telescope-verileriyle çekilen günün en güzel astronomi fotoğrafını yayımladı. İmza atan Astrofotoğrafçı, bir Türk. Böyle nitelikli bir sanatçının ülkemizde olması gurur verici. Araştırırken  geçmişte de bir çok defa NASA’da yayımlanan fotoğrafları olduğunu öğrendiğimiz bu Türk Astrofotoprafçı; Mehmet Hakan Özsaraç. Beş ayrı sanat dalında da profesyonel bir sanatkâr. Samsun’da aile hekimliği yapan Mehmet Hakan Özsaraç’ı  bu söyleşi  ile birlikte tanıyacağız.




- Farklı frekanslarda sanatkâr olmak, bu özelliklerinizi kendinizde keşfetmeniz, oldukça önemli ve dikkat çeken bir durum. Sizi tanımak istiyoruz, Mehmet Hakan Özsaraç, kimdir?

Mehmet Hakan Özsaraç:”Bendeniz, Şebinkarahisar/ Giresun’da doğdum. İlköğretim ve lise eğitimimi babamın öğretmen olması nedeniyle çeşitli illerde tamamladım. 1 sene İTÜ makine mühendisliğinde okudum sonra Erzurum Tıp Fakültesi’ni kazanıp 3. Sınıfa kadar orada okuduktan sonra Samsun OMÜ tıp fakültesine geçtim ve tıp fakültesini burada tamamladım. Mezuniyet sonrası Samsun’un çeşitli sağlık kuruluşlarında çalıştım. Halen Samsun merkezde aile hekimi olarak çalışıyorum.”

İlkokul yıllarından bu yana hat sanatından fotoğrafçılığa, biyolojik bilimlerden musikiye, astronomiden yabancı dillere kadar insanı olgunlaştıran her şeye ilgi duydum.  
Musiki eğitimini ilk olarak babamdan aldım ve 1990 yılından bu yana tasavvuf musikisi ile de uğraşmaktayım. İyi düzeyde Ney, orta düzeyde de Tanbur icracısıyım.”



1998’den beri fotoğraf sanatıyla uğraşmakta olup milli ve milletlerarası yarışmalarda sayısız ödüller aldım.

-Bu sanatkâr ruh, genlerinizden mi geliyor ? Şu an ailenizde sizin gibi hattat, fotoğrafçı ya da müzisyen var mı?

Mehmet Hakan Özsaraç:”Bu tür uğraşlar tıbbi olarak da ispatlanmıştır ki genler yoluyla nesilden nesile aktarılır. Sanat tutkum ve mesleğimi seçmem, Osmanlı’nın son zamanlarında cerrahlık yapan büyük dedemden, saraç olan babamın babasından, ağaç oymacılığı yapan ve elinden her türlü iş gelen annemin babasından ve hem saraç hem de müzisyen olan babamdan geliyor. 

Ailemde benden başka hattat yok. Oğlum müzikle, kızım ise hem müzikle hem de fotoğrafla uğraşıyor.”

-Gökyüzüne, yıldızlara merakınız nasıl başladı?

Mehmet Hakan Özsaraç:”İlköğretim yıllarımda memleketimde ışık kirliliği neredeyse yok gibi olduğundan ve yüksekte olup, temiz ve açık bir havaya sahip olduğundan gökyüzü bütün güzelliğiyle görünürdü. Hatta bazen Samanyolunun aydınlığıyla yolumuzu görebilirdik. O yıllarda babam il dışı seyahatinden gelirken bana 10 ince cilt teknoloji ve uzaydan bahseden kitaplar getirmişti onları büyük ilgiyle ve bir çırpıda okumuştum. Bilim ve Teknik dergisini de düzenli olarak okuyordum. Babaannemin hacdan getirdiği slayt aleti bozulunca merceklerini söküp basit bir teleskop yaptım ve bununla ilk olarak ayın kraterlerini gözlemledim. Bu merak o zamanlardan geliyor.”



-Astrofotoğrafçı olmak için  koşullar nelerdir, nerede nasıl bir eğitim almak gerekiyor?

Mehmet Hakan Özsaraç:”Öncelikle temel fotoğraf eğitimi almak gerekiyor. Astrofotoğrafçılık eğitimleri veren hemen büyük şehirlerinde tamamında ve bazı diğer illerde astro fotoğrafçılık dernek ve kulüpleri bulunuyor. Bu gönüllü kuruluşlara başvurarak eğitimlerine ve gözlem etkinliklerine katılmak ve bu konuda tecrübeli isimlerle tanışarak bilgi düzeyini artırmaya oldukça yardımcı olur. 

Daha sonra gökyüzü hakkında temel bilgiye sahip olmak için 10x50 büyütmeli bir dürbünle gökyüzünü tanımak lazım. Ardından gezegen astro fotoğrafçılığına mı yoksa derin uzay fotoğrafçılığına mı ilginiz olduğuna karar verip ona göre bir Astro fotoğrafi ekipmanı alıp, uzun saatler boyunca şehirden uzak yerlerde geceleri kamp kurarak sayısız fotoğraf çekebilmeyi göze almak gerekiyor.”

-Bir teleskopa sahip misiniz? Bu gökyüzü fotoğraflarını nasıl çekiyorsunuz?

Mehmet Hakan Özsaraç:”Şu anda bulunduğum ilde hava şartları elverişli olmadığı için bir teleskopum yok ama genellikle yıl boyunca açık ve temiz gökyüzüne sahip dünyanın 3 farklı bölgesine yerleştirilmiş 10 adet teleskobun bulunduğu bir platforma üyeyim ve istediğim zaman istediğim gök cisimini uzaktan kumanda ile çekebiliyorum. Ayrıca aynasız dijital fotoğraf makinemle samanyolu ve ay fotoğraflarımı oldukça iyi düzeyde çekebiliyorum. 



Ayrıca NASA ve ortak diğer ülke uzay kuruluşlarının teleskoplarıyla çekilen ham (işlenmemiş) görüntülerini indirerek, bilimsel olarak işleyip renklendirebiliyorum.”

-Daha önce hiç görülmemiş bir gökyüzü manzarası, üstelik elinize ulaştığında tamamen siyah bir görüntüyü bilimsel verilerle, kodlarla bulup, şeklini, renklerini vermek; sadece bir fotoğraf olarak tanımlamak çok sade bir ifade olacak o nedenle eşsiz güzellikte kaç eser de imzanız var? 

Mehmet Hakan Özsaraç:”Şimdiye dek yaklaşık olarak 450 görüntüyü işledim. Bunlardan beğendiklerimi NASA ile de paylaşıyorum. NASA arşivinde keşfettiğim ve işlediğim 2 görüntü NASA bilimsel görüntü arşivine alındı. 7 adet çalışmam da NASA tarafından Günün Astronomi Görseli olarak seçildi. Bu çalışmalarımı her gün milyonlarca kişi ve bilim adamı görüntülemekte.”

-Bu gökadalar o gün öyle rastlantı mı oluyor, nasıl bu eşsiz görüntüleri elde edebiliyorsunuz?

Mehmet Hakan Özsaraç:”Rastlantı olarak değil ama şöyle. Plan yapıyoruz önceden. Bazen bu görüntüyü aynı yerde de elde edebiliyoruz. Hava şartları, şehir ışıklarının olmayışı gibi bütün faktörler tam olunca hem samanyolu, hem de doğa, yeryüzü manzarasını aynı kareye alabiliyoruz.”

-Öldüllü fotoğraflarınız hakkında sormak istiyorum, hangi katagoride, hangi ödülleri aldınız?

Mehmet Hakan Özsaraç:”Uzay fotoğraflarımı soruyorsanız şu ana kadar 9 çalışmam ödül aldı. Bunların 2'si şimdiye kadar ilk defa benim keşfettiğim ve NASA bilimsel görüntü arşivine giren görüntüler.”

-Uzay fotoğraflatınız dışında da ödüllü blr çalışmanız mı var?

Mehmet Hakan Özsaraç:”Ayrıca önceden katıldığım fotoğraf yarışmalarında 3 birincilik, 2 ikincilik, 1 üçüncülük ve sayısız mansiyon ödülüm oldu. 
Ayrıca hat sanatında bir ikincilik, bir de mansiyon ödülü aldım.
iki adet hat yarışmasına katıldım. Bunların ikisi de uluslar arası yarışmalardı.”

-profil  fotoğrafınızı da  siz mi çizdiniz?

Mehmet Hakan Özsaraç:” Evet, ipad’de çizdim portrem üzerinden”

-Bir sergi planlıyor musunuz?

Mehmet Hakan Özsaraç:”Maliyeti üstlenebilecek bir sponsor bulduğumda bir sergi planlıyorum.

-Ney ve tanbur icra ediyorsunuz, profesyonel anlamda sahne sanatlarıyla ilgili bir çalışma var mı, sadece hobi olarak mı ilgileniyorsunuz?

Mehmet Hakan Özsaraç:”Bir süre önce sahnede de icralarım oldu ancak meşguliyetlerimin fazlalığından dolayı şu anda hobi düzeyinde ilgileniyorum.”

-Fotoğraf makinalarıyla ilgili koleksiyonuzdan bahseder misiniz? Bu koleksiyonda kaç adet ve en eski makina kaç yılından? Bir sergi planınız var mı?

Mehmet Hakan Özsaraç:”2016’da Samsun’daki bir antikacıda görüp satın aldığım Yashica Electro GSN35 analog makine ile başlayan analog fotoğraf makinesi koleksiyonculuğum daha sonra bir tutkuya dönüştü. Bu güne kadar koleksiyonuma giren ve çıkan parçalarla birlikte yaklaşık 300’ün üzerinde analog fotoğraf makinem oldu. Şu anda koleksiyon mantığımı daha nadir ve sıra dışı modellere yönelttim. 

Koleksiyonumdaki en eski parça, 1913 Model Edelmann körüklü analog fotoğraf makinesidir. 

Bir seriden ziyade bir analog fotoğraf makinesi müzesi kurmak ve gelecek nesillere bu artık unutulmaya yüz tutan kültürel değerleri aktarmak 
düşüncem var. “

-Hattat sanatına gelecek olursak sizi ilk olarak hattat olmaya yönelten ne oldu, en çok neden etkilendiniz? Bu alanda neler yapıyorsunuz?



Mehmet Hakan Özsaraç:”Hat sanatıyla ilk tanışmam lise birinci sınıfta bir arkadaşının Kur’an-ı Keriminde gördüğüm amatörce yazılmış besmele ile oldu. Yaşadığım şehirde hattat bulunmadığı için dolma kalem uçlarını keserek bir yıl kadar basılı hat eserlerinden bakarak kendi kendime meşk ettim. 1983’te babam verdiği söz üzerine beni Hattatların Reisi Hasan Çelebi’ye götürdü ve 2 yıl mektupla sülüs hattı meşk ettim. Yorucu tıp eğitiminden dolayı hat meşkine uzunca bir süre ara verdikten sonra 2013 yılında Hasan Çelebi’nin talebelerinden Halil İbrahim Alperen Beyle meşkime kaldığım yerden devam ederek 27 Aralık 2015’te Hattatların Reisi Hasan Çelebi ve Halil İbrahim Alperen Beylerden sülüs ve nesih hattı icazeti aldım. Ayrıca 2019’da Hattat Tahsin Kurt Bey’den talik hat çeşidinde de icazet aldım. 
Çeşitli illerde bir çok sergiye katıldım. Milli hat yarışmalarında derecelerim var. Tanınmış koleksiyonerlerde eserlerim mevcut. Son zamanlarda hat sanatını gelişen teknolojiyle de yapabilmenin yollarını araştırmaktayım. Bu bağlamda tablette, tablet kalemi kullanarak kamış kalem ve mürekkebin verdiği etkiyi elde etmeyi başardım. Bunun yanı sıra 250 sayfalık salavatların toplandığı Delailul Hayrat kitabını yazmaktayım. 




-Astrofotoprafçı, aile reisi, hâttat, koleksiyoncu, tanbur ve ney icra eden sanatçı bir ruhla, aile hekimliği yapıyorsunuz; zamanı nasıl yönetebiliyor sunuz? Bu alanlardan hangisinde kendinizi tam olarak bulup, ifade ettiğinize inanıyorsunuz, önceliğiniz  nedir?

Mehmet Hakan Özsaraç:”Hayatımda boş zaman kavramı yok. İş yerinde öğlen aralarında dahi çalışmalarıma devam ediyorum. Her uğraş alanım için hemen her gün en az 30 dakika ayırmaya çalışıyorum. 
Bu uğraşlarımda önceliğim olduğunu düşünmüyorum. O an hangisiyle ilgileniyorsam önceliğim onda oluyor sanırım. Aslında temelde hemen hepsi sanat başlığı altında toplanabilir. Önceliğim sanat diyebilirim. Bildiğiniz gibi tıp alanı da bir sanat dalı olarak ifade ediliyor.”

-Bir yıldızın dünyamıza ışığının yansıması milyarlarca yıl demek, biz baktığımızda gördüğümüz yıldız aslında artık yok, sadece bir yansıma. 
Bir gökadada olsaydınız, tabi uzayda dolaşmak şuanki teknolojiyle dahi imkansız fakat bu mümkün olsaydı “anlık bir mesaj vermek isteseniz dünyaya belki en kısa, doksan bin yıl sonra ulaşır”diyor ünlü astrofizikçiler. Siz, Sayın Mehmet Hakan Özsaraç, geleceğe ve insanlığa nasıl bir mesaj verirdiniz, sizin yansımanız ne olurdu?



Mehmet Hakan Özsaraç:”Evrenin büyüklüğü karşısında varlığımızın bir hiç dahi olamayacağını delilleriyle anlatır ve bu büyüklüğün yaratıcısını düşünerek asla kötülük yapmamalarını ve iyi ahlak için çalışmaları mesajını gönderirdim.”


-Bilimle, sanatla yoğrulmuş, teknolojiyle iç içe biri olarak; 100.yılımızın ilk çeyreğinde ülkemizin yaşadığı bu enkazlar ve zor zamanlarımızda; gençlerimize ve okuyucularımıza son olarak bir mesajınız var mı?

Mehmet Hakan Özsaraç:”Öncelikle bu afetlerde yakınlarını, varlıklarını kaybetmiş olanlara baş sağlığı diliyorum. Ve bu afetlerin kendimize gelmemiz için bir vesile olacağına ve ülkemizin bir kaç sene içinde akıl almaz bir gelişmişlik düzeyine ulaşacağına inanıyorum. Türkiye’de muazzam bir genç beyin kapasitesi var ve asla ümitsizliğe kapılmamıza gerek yok. Çok yakında dünyada en çok konuşulan ilk ülkeler arasına gireceğimize inancım var. 

-Size, sizin yetişmenize katkısı olan herkese, ülkemize böyle değerli bir kimliği, duruşu kazandıran ailenize; kendi adıma ve okuyucularımız adına en derin saygılarımı ve teşekkürlerimi sunuyorum.

Mehmet Hakan Özsaraç:”Ben de layık görerek bu röportajı gerçekleştirdiğiniz için size teşekkür ediyorum.”



Sevgili okuyucularımız, bu güzel söyleşimizi sonlandırırken haftaya köşemizde yine çok özel bir konuğumuz olacağını duyurmak istiyorum. Yabancı kelime istilasına uğrayan dilimizi, içimize işleyen doğru bildiğimiz yanlışlardan bir bir, ayıklaya ayıklaya geliyor; aynı zamanda seslendirme sanatçısı da olan Eğitmen, Yazar Tolga Bare ile Ankara’da buluşuyoruz. 
Hemen bir Türkçe Sözlük” almalıyım, 
istirham ediyorum siz de alınız. Tolga Bare’nin gözünden de hiç bir şey (hatalı,yabancı kelime)
kaçmıyor(!)
Görüşmek dileği ile…

YORUMLAR

  • 0 Yorum