Hayat çok garip kısa bir yolculuk hatta çok uzun gibi görünen kısa bir yolculuk.
Küçükken büyüklerden duyduğum bir atasözü hayatımı etkilemişti. Henüz soyut, somut kavramanı ayırt edemediğim yaşlardayken ve hayatımda olan her şeyin gerçekliğe dayadığı zamanlarda birileri “ Hayat göz açık kapayana kadar geçiyor” demişti. Bu söz beni öylesine korkutmuştu ki uzunca süre gözümü kırpıyordum. Gece yatağıma yattığımda gözlerimi açıp kapatmamaya çalışıyordum. Çocuk aklımla zannediyordum ki her gözümü açıp kapattığımda hayatımdadan bir an gidiyor ve ben sona yaklaşıyorum. Büyüdükçe bu sözün önemini anladım. Ve gerçekten gözlerimi açıp kapattığım her anı hissetmem gerektiğini anladım.
Hayat bir yolculuk ve bu yolculukta her anımız çok kıymetli. Bu yoldaki her olay bizim için. Evet bazen güzel öğretilerle bazende zorlu öğretilerle karşılaşabiliriz. Bazen sadece sarılmanın ne kadar önemli olduğunu fark edebiliriz. Biraz dinlenmek ve biraz huzur bulmak isteriz. Bazende bizi zorlayan şeyleri bırakmanın yüceliğine erişiriz. Aslında her şey ruhun kendini iyi hissettiği yerde olmasıyla ilgi. Nereye ait olduğun, nereye kök salmak istediğinle ilgili. Yada aitlik diye tanımlan şeyin hangi gerçekliğe dayandığı ile ilgili. Belki de ait denilen şey hiç bir yere ait olmamaktır. Belki de aitlik bir prangadır.
Can yücel’in dediği gibi “ Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak… “
İşte şimdi daha iyi anladığım bir dönemdeyim göz açıp kapatmanın değerini.
YORUMLAR