TUSİAV İş Adamları Vakfı Mühendislik Müteahhitlik Platform Başkanı Iscı; "Depremde Yapı Risk Karnesi Çıkarılmalı"

EGEOLAY/TUSİAV İş Adamları Vakfı Mühendislik Müteahhitlik Platform Başkanı Edip Murat Iscı İzmir’de yaşanan depremle ilgili açıklamalarda bulundu.

TUSİAV İş Adamları Vakfı Mühendislik Müteahhitlik Platform Başkanı Iscı; "Depremde Yapı Risk Karnesi Çıkarılmalı"
Editör: Ege Olay
05 Kasım 2020 - 19:50 - Güncelleme: 05 Kasım 2020 - 20:12
TUSİAV İş Adamları Vakfı  Mühendislik Müteahhitlik Platform Başkanı Edip Murat Iscı Yaptığı açıklamada; Bu depremin adının Sisam depremi ve büyüklüğünün 6,8’in üstünde olduğu kanaati artık daha yaygın bir görüş olmuştur ve derinliği yerin 5-7 km altı olarak akademisyenlerimiz tarafından belirlenmiştir. Ve maalesef bu depremin yıkım gücü 9’un üzerindedir!  İlginç olan diğer durum da ilgili fay hattının artık Yunanistan’a doğru ilerleyecek gibi gözüküyor olması.

İzmir deprem bölgesindeki izlenimlerin verdiği önemli sonuçlardan bir diğeri de İzmir’deki yapıların %70’inin daha etkili bir depremi maalesef kaldırabilecek durumda olmamasıdır. Bu depremde önemli bir şansımız ise depremin gerçekleştiği saattir. İnsanların dışarıda olması kayıp sayısını önemli oranda etkilemiştir.

Bunun yanı sıra deprem Tsunami dalgaları oluşturmuş ve bu Türkiye’de şahit olduğumuz ilk vakadır. Bu tür tsunami dalgaları ilerideki deprem hareketlerinde de olacaktır. Buna da hazırlıklı olmak gerekecektir. Bir diğer izlenim depremin 100 km hasar çapında olduğunu gösteriyor. Bu tür etkili depremlerin uyandırdığı yeni depremlerde yapısal yorgunluğu olan ayakta kalan yapıları yıkması çok olasıdır. Van depreminde bu yaşanmış bir örnektir.

Aslında depremde yıkılan binalara baktığımızda bu yapıların 1992-1999 yılları ruhsatlı olduğu görülmekte. 1975 yönetmeliğine göre yapıldıkları anlaşılmaktadır. Aslında 1975 yılında hazırlanan söz konusu deprem yönetmeliğinde bile denetim iyi olsa bu kadar yıkım yaşamayabilirdik.

Biz bugüne dek ruhsatsız yapılan binalara baktık, aslında ruhsatı olan binaların ne durumda olduğuna bakmayı fazlasıyla erteledik!

Yapı kalitesindeki önemli sorunlardan bir tanesi yapının oturduğu zeminin etütlerinin yanı sıra temelde iyi yalıtım bohçalama da yapılmadığı için betonarme içindeki demir donatının korozyona (pas) uğrayıp çap kaybediyor olmasıdır. Örneklemek gerekirse kadınlardaki “kemik erimesi” gibi diyebiliriz. Bu durum yapının proje aşamasında hedeflenen Tasarım depremine hazırlığını zayıflatacaktır. 

Ülkemizdeki birçok şehrimizde mevcut Yapı stokumuzun kalitesi maalesef iyi değil, yüz binlerce binanın hasarlı çıkacağı çok aşikar bir gerçektir. Başta deprem bölgesi olmak üzere bir an önce Türkiye’deki binaların Yapı Risk Karnesini çıkartmamız gerekmektedir. Yapı deformasyonlarına bakmak gerekir.  Bu çok önemli.

Bu noktada artık Yerel Yönetimlerin öncülüğünde meslek odalarıyla birlikte siyaset üstü bir bakış açısıyla el ele verip derhal bugün çalışmalara başlamamız gerekiyor. Vatan bizim Vatanımız, İnsan bizim anne, baba, çocuğumuz, kardeşimiz, komşumuz. Aksi halde bu vebal ilgili yöneticileri bağlayacaktır. Sadece deprem yönetmeliğini değiştirmekle olmuyor, özellikle işin uygulamasında iyi bir denetim gerekiyor. Mühendislerimizin hem bilgi olarak daha dolu olmaları gerekiyor, hem de onları denetleyecek birimlerin daha disiplinli olması gerekiyor.



Japonya’daki tüm akıllı cep telefonları deprem ve tsunami erken uyarı sistemi ile adapte olmuş durumdadır. Bu sayede deprem dalgaları o bölgedeki insanları vurmadan 5-10, yerine göre 15 saniye önceden cep telefonları yüksek sesli bir alarm veriyor ve ardından bir ses deprem bitimine kadar “Jishin desu! Jishin desu” (Türkçesi; Deprem oluyor! Deprem oluyor) diye tekrarlıyor. Bu erken uyarı sistemi ile insanların deprem dalgaları kendilerini vurmadan bir kaç saniye öncesinde güvenli noktalara gidip hayat üçgeni oluşturması amaçlanıyor.



Japonya okyanusta bir ada ülkesi olduğundan en büyük sorun tsunamiler. Bunun için de tsunami erken uyarı sistemi 10 dakika önceden sahil kıyılarında bulunan insanları, tsunaminin geleceğini cep telefonlarına gönderdiği acil alarm mesajı ile uyarıyor. Peki bunun alt yapısı nasıl hazırlandı? Japon meteoroloji ajansı ülkedeki sismik hareketleri ölçen 200’den fazla istasyon inşa etti. Japon doğal afetleri önleme bakanlığı ülke çapında 800 tane erken uyarı sistemi istasyonu kurdu. Tüm bu sismik istasyonlardan gelen veriler anlık olarak erken uyarı sistemindeki bilgisayar yazılımları tarafından boyutu ve zamanı analiz edilip bu dalgalardan etkilenecek bölge insanlarının cep telefonlarına acil alarm mesajı olarak gönderiliyor. Bu sayede depremin olduğu bölgedeki vatandaşlar güvenlik önlemlerini sallantıdan bir kaç saniye önceden alabiliyorlar. Türkiye gibi aktif fayların üzerinde konumlu bir deprem ülkesinde Kandilli, GSM operatörleri ve devletin yetkili kurumları bu sistemi oluşturup halkın hizmetine sunmalılar.



MEVCUT BETONARME BİNALARIN DEPREM PERFORMANSININ DOĞRUSAL ELASTİK YÖNTEM İLE BELİRLENMESİ ve P25 HIZLI DEĞERLENDİRME YÖNTEMİ İLE KARŞILAŞTIRILMASINI ÖNEMSİYORUZ.

 

Regeneration (yenileştirme-yenilenme) olayının yeni tanımı Kentsel Dönüşüm. Gelişen ülkelerdeki uygulamalarsa şehrin sosyal dokusuna yönelik güçlü yapılar ve uyumlu bir bakışla hareket edilmektedir. Ancak ülkemizde salt olarak dönüşüme yönelik algılanmaktadır.

 

Biz Kentsel dönüşüm yasasına karşı değiliz, ancak bu yasanın bir rant yasasına dönüştürülmemesini istiyoruz.



Kentsel dönüşümün başarılı olabilmesi için birçok hususun ayrıntılı olarak düşünülmesi gerekmektedir. Kentsel dönüşüm her şeyden önce insanların yaşam hakkını gözeten, yerinde dönüşümü destekleyen, ekonomik ve toplumsal boyutu olan, insanları birleştirici ve meydana gelecek değer artışından paylaşmayı sağlayan bir proje olmalıdır. Tek başına bir rant artışı projesi haline gelmemesini önemsiyoruz. İnsanların mevcut deprem riskini iyi anlamaları sağlanmalı ve bu riskin en aza indirilmesi için yapılması gerekenler açık ve seçik olarak kamuya sunulmalıdır.

 

Yeni bir bakış açısı geliştirmemiz gerekiyor. Vatandaşın cüzi rakamlı kredilerle evini yenilemesi mümkün değil. Bu sistem; Merkezi Yönetime Yerel Yönetimlerin desteğiyle götürebilir. Kentsel dönüşüm, ucuz krediyle yanlış bir yasa olmuştur. Rant amaçlı bir kapı olmuştur.



Uzun süredir sektördeki tecrübe ve izlenimlerin bizlere öğrettiği bazı önerilerimizi de buradan  sizlerle paylaşmak isteriz;

Büyük deprem için Master plan mutlaka hazırlanmalıdır. Bu master plan yeni bir şehircilik bakışıyla hizmete dönmelidir.

Yerel Yönetimlerin kurması gereken birimler;

Deprem sonrası rehabilitasyon için Toplum Birimi

Deprem Koordinasyon Başkanlığı

Mutlaka Yapısal düzenlemelerin yapılacağı Deprem Çalıştayları organize edilmeli

Ev alırken hiçbir şey bilmiyor olabiliriz. Uzmanlardan fikir alabiliriz, buna imkânımız yoksa da bazı önerileri sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Öncelikle ricam Lütfen ama lütfen ev alırken makyajına bakarak almayın. Binanın taşıyıcı sistemine, statik projesine bakın, aldığınız daireye baktığınız kadar inip bodrum katına da bakın, giriş katta bir ticari mahal varsa buradaki kolonların olup olmadığını tespit edin.

Yani binanın projesine uygun yapılıp yapılmadığını kontrol etmelisiniz. Konutun bağlı olduğu belediyeden binanın projesine ulaşabilirsiniz. İnşaatta hazır beton kullanılması önemli. Bina kolon ve kirişlerinde çatlaklar görülüyorsa, bodrum katında rutubet varsa ve kolon demirleri paslanmışsa hasarlı bir binadan söz edilebilir.

Yapılar; doğal hava koşulları, toprak tarafından emilen yer altı suları ve banyo, tuvalet gibi ıslak hacimlerde su kullanımı nedeniyle suya maruz kalıyor. Yapıya sızan su, yapıların taşıyıcı donatılarını korozyona yani paslanmaya uğratarak kısa sürede yük taşıma kapasitesinin ciddi miktarlarda düşmesine, beton bütünlüğünün bozularak çatlak ve kırılmaların oluşmasına yol açabiliyor.

Bir yapıdaki donatı 10 yıl sonra başlangıçtaki taşıma kapasitesinin, belli koşullarda yaklaşık olarak yüzde 66’sını korozyon(pas) nedeniyle kaybediyor ve donatının başlangıçtaki hesap değerlerini karşılayamamasına neden oluyor. Su yalıtımı olmayan binaların taşıyıcı sistemi içindeki donatı demir yıllar içinde içten içe çürümeye başlıyor. Bu da olası bir depreme karşı binanın dayanıklılığını önemli oranda azaltıyor.



Satın alacağınız konutun deprem yönetmeliğine uygunluğunu, sağlamlığını uzmanlar yardımıyla test ettikten sonra depremden zarar görmemek için kişisel önlemler alabilirsiniz. Zeminin etüd raporunu incelemeyi unutmayın. Yine unutmamak gerekir ki her bina her zemine uygulanamaz. Doğru zemine uygulanan doğru bina depreme karşı dayanıklıdır.



Öncelikle olası bir depremde zarar görmemek için eşyalarınızı doğru yerleştirmelisiniz. Örneğin; yatağın üzerinde asılı ağır bir aksesuarınız varsa kaldırabilir ya da sağlamlığını kontrol edebilirsiniz. Kitaplık ve dolapların devrilmesini önlemek için duvara sabitleyebilirsiniz. Televizyon, bilgisayar gibi elektronik eşyaların sağlam bir masada olmasına özen gösterebilir, buzdolabı, çamaşır, bulaşık makinesi gibi eşyalarınızı da zemine sabitleyerek hareket etmelerini önleyebilirsiniz.



Son olarak İzmir depreminde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, geride kalanlara sabır ve huzurlu bir hayat diliyorum. Dedi.