MHP'li Osmanağaoğlu'ndan Tunç Soyer Açıklaması
EGEOLAY /MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu CHP'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer hakkında açıklamada bulundu.
Editör: Ege Olay
31 Ocak 2019 - 08:52
Tamer Osmanağaoğlu yaptığı açıklamada :
Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Halk Partisi; ülkücüler için tahrik edici bir karara imza atarak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak Tunç Soyer’i ilan etmiştir.
Tunç Soyer’in adaylığının; özelde ülkücü harekette, genelde ise 12 Eylül faşizmine maruz kalan bütün toplumsal kesimlerde tepki toplama sebebi ise yakın tarih okuması yapabilen herkes için aşikârdır.
Tunç Soyer’in babası Nurettin Soyer; 12 Eylül 1980 darbesi sonrası; düzmece belgeler ve hukuksuz yargılamalarla ülkücü hareketi mahkûm ettirmeye çalışan savcı görünümlü bir tetikçidir.
Soyer; sırtını yasladığı cuntacılardan aldığı güç ve cesaretle, bugün dahi Türk tarihinde utanç verici bir leke olarak anabileceğimiz MHP ve Ülkücü Kuruluşlar iddianamesini hazırlamış ve bu memleketin vatansever evlatlarına karşı taarruza kalkmıştır.
İşkence tezgâhları ve idam sehpaları arasına sıkıştırmaya çalıştığı ülkücü gençliği; hazırladığı iftiraname doğrultusunda ifade vermeye zorlamış, çoğu kez sorgu esnasında yaşanan insanlık dışı muamelelere bizzat nezaret etmiştir.
Milliyetçi Hareket’in Başbuğu Alparslan Türkeş başta olmak üzere yüzlerce ülkücünün idamını talep eden Nurettin Soyer; savcı cübbesinin içinde kimliğini kamufle etmek isteyen bir katildir.
Netice olarak onun yürüttüğü işkenceli sorgular sebebiyle pek çok ülkücü daha dava aşamasında alçakça katledilmiş, yargılamanın sonunda da dokuz ülkücü haksız suçlamalar sonucunda darağacına çıkartılmıştır.
Nazi Almanyası’nın Hitler Gençliği ile veya Musollini’nin Kara Gömleklileri ile birlikte anarak, ülkücü hareketi itibarsızlaştırma çabalarını organize eden Soyer; insanlığın asırlardır değişmeyen kaderine boyun eğmek zorunda kalmış ve bütün zalimler gibi, onun da hatırası tarihin çöplüğüne gömülmüştür. Fakat pranga vurmak, zindanlarda çürütmek, ölümlerle tüketmek istediği MHP ve ülkücü hareket; bugün yine dimdik ayaktadır. Memleketin başında demir yumruğunu savuran 12 Eylül diktatörlerine karşı eğilmeyen bozkurtlar; onların sahte delil imalatçısı ve işkencecisi olarak vazife ifa eden Soyer’e de boyun eğmemişlerdir.
Fakat ortada acı bir manzara bütün gerçekliğiyle durmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi; ülkücülüğün temsil ettiği ne kadar değer varsa hepsine hasımlık güttüğünü göstere göstere, Tunç Soyer’i İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ilan etmiştir.
MHP’den kopan bazı isimlerin öncülük ettiği malum partiye giden ama acı hatıraları sebebiyle Nurettin Soyer’in karanlık adını hafızalarından silemeyen bazı eski yol arkadaşlarımız; haklı olarak CHP Genel Merkezi’nin bu tavrına tepki koymuştur.
Her ülkücünün ciğerinden yükselen feryadı; İyi Parti İzmir İl Başkanlığı kurdukları ittifakın menfaat dengesine halel gelmemesi için son derece yumuşatarak ve haddinden fazla kibarlaştırarak kamuoyuyla paylaşmıştır. Meselenin tabanlarından gelen ve teşkilatların genelini bağlamayan bazı tepkilerle olduğunu vurgulayarak, topyekûn bir rahatsızlık olmadığını vurgulayan İyi Parti yönetimi; “Sayın Soyer kendi sorumluluğu alanında ve adaylığında kendi üzerine düşeni yapmalıdır” cümlesiyle de ülkücülerin davasını bir kez daha Soyer ailesinin şahsi insafına bırakmıştır.
Ülkücülere karşı düşmanca bakışın aile geleneği olarak sürdürüldüğünü bütün milletimize hissettirecek bir çıkış yapan Zillet İttifakı adayı Soyer; küstahça bir tavırla “iki Genel Merkezin aralarında yapacakları bir çalışma, benimle ilgili bir şey değil” demiş ve konuyu kendi açısından kapatmıştır.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de bu noktada partisinde bulunan ülkücü geçmişe sahip taraftarlarını değil; ülkücü katili Nurettin Soyer’in mahdumunu ve kirli ittifakı korumayı tercih etmiştir. "Babadan oğula suç geçmez, oğuldan babaya da suç geçmez. İşbirliği yapılmış her yerde destek vereceğiz" diyen Meral Akşener; kendisine kanarak üç hilalin ışığından kopan ülkücülerin hatıralarını, politik pazarlık masalarına meze yaptığını itiraf etmiştir.
Esasen bu hususta sergilenmek istenen bir iyi niyet söz konusu olsa; çözüm son derece basittir. Tunç Soyer; babasının ülkücülere yönelik giriştiği iğrenç işkenceleri, insanlık dışı muameleleri ve yürüttüğü hukuk katliamını kınadığı takdirde mevzu insanî bir zemine taşınabilecektir.
Bu duruş; İzmir’i ideolojik bir saplantıya mecbur, İyi Parti’nin balonuna kanarak farklı noktalara savrulmuş ülkücüleri de katiline mahkûm etmek isteyen bir anlayışın tezahürüdür. Ne İzmir’in ne de ülkücülüğün tarihinde dayatılana boyun eğmek, itaat etmek, rıza gösterip baş eğmek yoktur. İnanıyoruz ki MHP’den kopuş yaşamış bütün yol arkadaşlarımız; karşı karşıya kaldıkları bu incitici muameleye rıza göstermeyecekler ve yeniden üç hilâlin çağrısına kulak vereceklerdir.
CHP Genel Merkezi’nin önümüzdeki yerel seçimde tespit ettiği adaylar arasında öyle isimler mevcuttur ki bu şahısların kimlerle dostluk kurdukları incelendiğinde, ülkücülere karşı hasımlık gütmeleri son derece anlaşılır olacaktır.
CHP’nin adayları; Güneydoğu’da insanları kendi terör planlarına canlı kalkan yapan PKK’nın şehir işgallerine karşı direnen ve bölücü örgütü kendi kazdığı hendeklere gömen Mehmetçiğin yanında değildir. Onlar Mehmetçik destan yazarken fare deliklerine saklanan PKK’lılar için direniş mesajları paylaşarak saflarını belli etmişlerdir.
Örnek vermek gerekirse İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayları Tunç Soyer; HDP'nin Ağustos 2017'de İzmir'de yaptığı "Vicdan ve Adalet" mitingine iştirak etmiş ve "Sizin gücünüzü artırmak için elimden gelen desteği vereceğim" beyanında bulunmuştur. Yine ülkücü düşmanlığının değişmeyen adresi Soyer, PKK'nın belediye imkânlarıyla haince bir kalkışma tertip ettiği Diyarbakır'ın Sur ilçe belediyesine kayyum atanmasını da sert bir şekilde eleştirmiştir.
Devletin millete hizmet götürmek için PKK’nın siyasi uzantılarını tasfiye ederek bir başka görevli atamasını “Sur'a kayyum darbedir” diyerek değerlendirmiştir.
Yine Kadıköy Belediye Başkan Adayı olarak CHP tarafından seçilen Şerdil Dara Odabaşı PKK’nın provokasyonları esnasında Lice ve Ceylanpınar’la dayanışma twitleri atmıştır.
Tescilli ülkücü düşmanı ve PKK dostu isimlerden bir başkası da CHP’nin Sancaktepe Belediye Başkan Adayı olan Özgen Nama’dır. Onun kafasında MHP’nin ve ülkücü hareketin nasıl bir yere sahip olduğunu aşağıdaki twitler izah etmektedir.
“MHP'nin Tarihsel Misyonu Irkçı ve Faşist Bir Parti Olmasının Yanı Sıra Yakın Tarihte de AKP'nin Yedek Deynekçiliği Olmuştur.”
“Tebrikler Faşist Parti! daima yedek koltuk değneyi oldunuz...”
Yine aynı Özgen Nama “MHP zihniyeti dün Kürt yoktur diyordu, bugün kürt sorunu yok diyor, yok demekle veya yok sayarak oluyorsa, o halde kendini neden üzüyorlar” diyerek partimiz hakkında bir kara propaganda faaliyeti yürütmektedir. MHP’yi Kürt düşmanı bir faşist parti olarak gören CHP Sancaktepe Adayı; PKK’nın siyasi ayağı olan HDP’ye karşı ise son derece müşfik ve dostane davranmaktadır. “HDP ye Çok Geçmiş Olsun, HDP Sağduyulu Olmak Zorunda, Azgın Muktedir HDP yi Şidette Yöneltmeye Çalışıyor” diye twitler atarak bu bakış açısını kendi diliyle ikrar etmiştir.
Varılan noktada; HDP’nin İstanbul, İzmir, Mersin, Adana gibi illerde aday göstermeyerek kimlerle gizli ittifak çalışmaları yürüttüğü açık seçik anlaşılır hale gelmiştir.
Elinde 12 Eylül’den kalma ülkücü kanları olan, namlusunda Mehmetçiğe sıktığı kurşunun barut kokusu hala duran bu Zillet İttifakı unsurlarına karşı; kendisini milliyetçi olarak tanımlayan herkesin tek kapısı Milliyetçi hareket Partisi’dir.
Büyük Türk Milleti’nin ferasetiyle bu doğru adresi bulacağından ve istikamet üzere yürüyüp bu şer şebekesine unutulmaz bir tokat vuracağından zerre kadar şüphemiz yoktur.
Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Halk Partisi; ülkücüler için tahrik edici bir karara imza atarak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak Tunç Soyer’i ilan etmiştir.
Tunç Soyer’in adaylığının; özelde ülkücü harekette, genelde ise 12 Eylül faşizmine maruz kalan bütün toplumsal kesimlerde tepki toplama sebebi ise yakın tarih okuması yapabilen herkes için aşikârdır.
Tunç Soyer’in babası Nurettin Soyer; 12 Eylül 1980 darbesi sonrası; düzmece belgeler ve hukuksuz yargılamalarla ülkücü hareketi mahkûm ettirmeye çalışan savcı görünümlü bir tetikçidir.
Soyer; sırtını yasladığı cuntacılardan aldığı güç ve cesaretle, bugün dahi Türk tarihinde utanç verici bir leke olarak anabileceğimiz MHP ve Ülkücü Kuruluşlar iddianamesini hazırlamış ve bu memleketin vatansever evlatlarına karşı taarruza kalkmıştır.
İşkence tezgâhları ve idam sehpaları arasına sıkıştırmaya çalıştığı ülkücü gençliği; hazırladığı iftiraname doğrultusunda ifade vermeye zorlamış, çoğu kez sorgu esnasında yaşanan insanlık dışı muamelelere bizzat nezaret etmiştir.
Milliyetçi Hareket’in Başbuğu Alparslan Türkeş başta olmak üzere yüzlerce ülkücünün idamını talep eden Nurettin Soyer; savcı cübbesinin içinde kimliğini kamufle etmek isteyen bir katildir.
Netice olarak onun yürüttüğü işkenceli sorgular sebebiyle pek çok ülkücü daha dava aşamasında alçakça katledilmiş, yargılamanın sonunda da dokuz ülkücü haksız suçlamalar sonucunda darağacına çıkartılmıştır.
Nazi Almanyası’nın Hitler Gençliği ile veya Musollini’nin Kara Gömleklileri ile birlikte anarak, ülkücü hareketi itibarsızlaştırma çabalarını organize eden Soyer; insanlığın asırlardır değişmeyen kaderine boyun eğmek zorunda kalmış ve bütün zalimler gibi, onun da hatırası tarihin çöplüğüne gömülmüştür. Fakat pranga vurmak, zindanlarda çürütmek, ölümlerle tüketmek istediği MHP ve ülkücü hareket; bugün yine dimdik ayaktadır. Memleketin başında demir yumruğunu savuran 12 Eylül diktatörlerine karşı eğilmeyen bozkurtlar; onların sahte delil imalatçısı ve işkencecisi olarak vazife ifa eden Soyer’e de boyun eğmemişlerdir.
Fakat ortada acı bir manzara bütün gerçekliğiyle durmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi; ülkücülüğün temsil ettiği ne kadar değer varsa hepsine hasımlık güttüğünü göstere göstere, Tunç Soyer’i İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ilan etmiştir.
MHP’den kopan bazı isimlerin öncülük ettiği malum partiye giden ama acı hatıraları sebebiyle Nurettin Soyer’in karanlık adını hafızalarından silemeyen bazı eski yol arkadaşlarımız; haklı olarak CHP Genel Merkezi’nin bu tavrına tepki koymuştur.
Her ülkücünün ciğerinden yükselen feryadı; İyi Parti İzmir İl Başkanlığı kurdukları ittifakın menfaat dengesine halel gelmemesi için son derece yumuşatarak ve haddinden fazla kibarlaştırarak kamuoyuyla paylaşmıştır. Meselenin tabanlarından gelen ve teşkilatların genelini bağlamayan bazı tepkilerle olduğunu vurgulayarak, topyekûn bir rahatsızlık olmadığını vurgulayan İyi Parti yönetimi; “Sayın Soyer kendi sorumluluğu alanında ve adaylığında kendi üzerine düşeni yapmalıdır” cümlesiyle de ülkücülerin davasını bir kez daha Soyer ailesinin şahsi insafına bırakmıştır.
Ülkücülere karşı düşmanca bakışın aile geleneği olarak sürdürüldüğünü bütün milletimize hissettirecek bir çıkış yapan Zillet İttifakı adayı Soyer; küstahça bir tavırla “iki Genel Merkezin aralarında yapacakları bir çalışma, benimle ilgili bir şey değil” demiş ve konuyu kendi açısından kapatmıştır.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de bu noktada partisinde bulunan ülkücü geçmişe sahip taraftarlarını değil; ülkücü katili Nurettin Soyer’in mahdumunu ve kirli ittifakı korumayı tercih etmiştir. "Babadan oğula suç geçmez, oğuldan babaya da suç geçmez. İşbirliği yapılmış her yerde destek vereceğiz" diyen Meral Akşener; kendisine kanarak üç hilalin ışığından kopan ülkücülerin hatıralarını, politik pazarlık masalarına meze yaptığını itiraf etmiştir.
Esasen bu hususta sergilenmek istenen bir iyi niyet söz konusu olsa; çözüm son derece basittir. Tunç Soyer; babasının ülkücülere yönelik giriştiği iğrenç işkenceleri, insanlık dışı muameleleri ve yürüttüğü hukuk katliamını kınadığı takdirde mevzu insanî bir zemine taşınabilecektir.
Bu duruş; İzmir’i ideolojik bir saplantıya mecbur, İyi Parti’nin balonuna kanarak farklı noktalara savrulmuş ülkücüleri de katiline mahkûm etmek isteyen bir anlayışın tezahürüdür. Ne İzmir’in ne de ülkücülüğün tarihinde dayatılana boyun eğmek, itaat etmek, rıza gösterip baş eğmek yoktur. İnanıyoruz ki MHP’den kopuş yaşamış bütün yol arkadaşlarımız; karşı karşıya kaldıkları bu incitici muameleye rıza göstermeyecekler ve yeniden üç hilâlin çağrısına kulak vereceklerdir.
CHP Genel Merkezi’nin önümüzdeki yerel seçimde tespit ettiği adaylar arasında öyle isimler mevcuttur ki bu şahısların kimlerle dostluk kurdukları incelendiğinde, ülkücülere karşı hasımlık gütmeleri son derece anlaşılır olacaktır.
CHP’nin adayları; Güneydoğu’da insanları kendi terör planlarına canlı kalkan yapan PKK’nın şehir işgallerine karşı direnen ve bölücü örgütü kendi kazdığı hendeklere gömen Mehmetçiğin yanında değildir. Onlar Mehmetçik destan yazarken fare deliklerine saklanan PKK’lılar için direniş mesajları paylaşarak saflarını belli etmişlerdir.
Örnek vermek gerekirse İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayları Tunç Soyer; HDP'nin Ağustos 2017'de İzmir'de yaptığı "Vicdan ve Adalet" mitingine iştirak etmiş ve "Sizin gücünüzü artırmak için elimden gelen desteği vereceğim" beyanında bulunmuştur. Yine ülkücü düşmanlığının değişmeyen adresi Soyer, PKK'nın belediye imkânlarıyla haince bir kalkışma tertip ettiği Diyarbakır'ın Sur ilçe belediyesine kayyum atanmasını da sert bir şekilde eleştirmiştir.
Devletin millete hizmet götürmek için PKK’nın siyasi uzantılarını tasfiye ederek bir başka görevli atamasını “Sur'a kayyum darbedir” diyerek değerlendirmiştir.
Yine Kadıköy Belediye Başkan Adayı olarak CHP tarafından seçilen Şerdil Dara Odabaşı PKK’nın provokasyonları esnasında Lice ve Ceylanpınar’la dayanışma twitleri atmıştır.
Tescilli ülkücü düşmanı ve PKK dostu isimlerden bir başkası da CHP’nin Sancaktepe Belediye Başkan Adayı olan Özgen Nama’dır. Onun kafasında MHP’nin ve ülkücü hareketin nasıl bir yere sahip olduğunu aşağıdaki twitler izah etmektedir.
“MHP'nin Tarihsel Misyonu Irkçı ve Faşist Bir Parti Olmasının Yanı Sıra Yakın Tarihte de AKP'nin Yedek Deynekçiliği Olmuştur.”
“Tebrikler Faşist Parti! daima yedek koltuk değneyi oldunuz...”
Yine aynı Özgen Nama “MHP zihniyeti dün Kürt yoktur diyordu, bugün kürt sorunu yok diyor, yok demekle veya yok sayarak oluyorsa, o halde kendini neden üzüyorlar” diyerek partimiz hakkında bir kara propaganda faaliyeti yürütmektedir. MHP’yi Kürt düşmanı bir faşist parti olarak gören CHP Sancaktepe Adayı; PKK’nın siyasi ayağı olan HDP’ye karşı ise son derece müşfik ve dostane davranmaktadır. “HDP ye Çok Geçmiş Olsun, HDP Sağduyulu Olmak Zorunda, Azgın Muktedir HDP yi Şidette Yöneltmeye Çalışıyor” diye twitler atarak bu bakış açısını kendi diliyle ikrar etmiştir.
Varılan noktada; HDP’nin İstanbul, İzmir, Mersin, Adana gibi illerde aday göstermeyerek kimlerle gizli ittifak çalışmaları yürüttüğü açık seçik anlaşılır hale gelmiştir.
Elinde 12 Eylül’den kalma ülkücü kanları olan, namlusunda Mehmetçiğe sıktığı kurşunun barut kokusu hala duran bu Zillet İttifakı unsurlarına karşı; kendisini milliyetçi olarak tanımlayan herkesin tek kapısı Milliyetçi hareket Partisi’dir.
Büyük Türk Milleti’nin ferasetiyle bu doğru adresi bulacağından ve istikamet üzere yürüyüp bu şer şebekesine unutulmaz bir tokat vuracağından zerre kadar şüphemiz yoktur.
YORUMLAR