Bilici; Tarım arazilerimizi yabancılara vermeyin
EGEOLAY/Saadet-Gelecek Grubu İzmir Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Kâtip Üyesi Mustafa Bilici; son yıllarda tarım arazilerinin yabancılara verildiğini belirterek, konuyu Tarım ve Orman Bakanına sordu.
Editör: Ege Olay
25 Ekim 2023 - 14:08
Milletvekili Bilici, artan girdi maliyetleri karşısında son dönemlerde açıklanan ürün fiyatlarının yetersizliği çiftçiyi üretimden uzaklaştırmakta olup, tüketici olmaya zorlamaktadır. Geldiğimiz noktada çiftçiler çare olarak üretimi durdurma veya kısmi azaltma yoluna gitmeyi tercih etmektedirler. Yanlış tarımsal politikalardan dolayı umudunu topraktan kesen kimi çiftçiler arazilerini satmak zorunda kalarak, on yıllardır sürdürdükleri ata/baba mesleklerini terk etmeye başlamışlardır. Tüm bunlara rağmen üretimi durdurmayan, fakat artan maliyetlere de artık katlanamayan kimi çiftçilerde yabancı tarım şirketleri ile sözleşmeli ekim yapmaktadırlar. Türkiye’de ki tarım arazileri, son yıllarda vatandaşlığı bulunmayan yabancı gerçek kişiler ve şirketler tarafından satın alınmakta veya sözleşme ile üretim gerçekleştirilmektedir. Stratejik bir sektör olarak tarımın öneminin her geçen gün arttığı küresel ortamda, yabancıların ülkemizde ki tarım faaliyetleri de buna paralel olarak artış göstermektedir. Kendi çiftçisini üretime küstüren tarım anlayışı, yabancıları teşvik etmekte ve cazip bir pazar ortamı sunmaktadır. Bu anlayıştan vazgeçilmesi, tarım arazilerinin korunması, üretimin teşvik edilmesi, çiftçinin desteklenmesi bir tercih değil, zarurettir.
Sahip olduğumuz topraklar ve tarım arazilerinin korunması gıda güvenliğimizin teminatı niteliğindedir. Ülkemizde toprakların büyük bir bölümünü oluşturan tarım toprakları, insan sağlığı, türün devamı ve kaynakların sürdürülebilirliği açısından kritik bir değere sahiptir. Bu nedenle özellikle tarım arazilerinin korunması milli bir meseledir. Dünyayı esir alan Covid-19 pandemisi sebep olduğu sağlık krizinin ötesinde, insanların yaşam pratiklerini değiştirdi. Üretimin durduğu dünyada, tüm ülkeler politikalarını tarım politikalarını değiştirdi. Akabinde başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, AK Parti’nin ısrarla uyguladığı yanlış ekonomi politikaları tarım başta olmak üzere tüm sektörleri olumsuz etkiledi. Yaşadığımız bu tür krizlerden daha az etkilenmek için daha akılcı politikalar üretmeli, sahip olduğumuz topraklara ve bu toprakları işleyen çiftçilerimize sahip çıkmalıyız. Hızlı nüfus artışı ile birlikte tarımsal ürünlere talep artarken, ekilebilen tarım arazileri her geçen gün azalıyor. Bunu gören gelişmiş ülkeler, başka ülkelerden arazi satın alarak veya uzun süreli kiralama yöntemi ile geleceklerini sağlam temellere dayandırma eğilimindeler. Dünya yüzeyinin 13 milyar hektar civarını kaplayan karasal alanlarının yaklaşık 5 milyar hektarını, tarım arazileri oluşturmaktadır. Türkiye’de ise 78 milyon hektar olan yüzölçümünün yaklaşık olarak üçte birini, yani 24 milyon hektar tarım arazisi vardır. Bunun da ekonomik olarak sulanabilir miktarı 8,5 milyon hektardır. İklim değişikliğinin, küresel ve bölgesel anlamda sebep olacağı olumsuz etkiler yakın gelecekte kaçınılmazdır. Özellikle tarımı zora sokacak kuraklık, gıda güvenliğini riske sokarak tüm insanlar için tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle tarım bir milli güvenlik meselesidir. Gıda da asla son bulmayacak bir ihtiyaçtır. Dolayısıyla tarım arazisine korumak, sahip çıkmak ülkemiz için stratejik bir öneme sahiptir.
Sahip olduğumuz topraklar ve tarım arazilerinin korunması gıda güvenliğimizin teminatı niteliğindedir. Ülkemizde toprakların büyük bir bölümünü oluşturan tarım toprakları, insan sağlığı, türün devamı ve kaynakların sürdürülebilirliği açısından kritik bir değere sahiptir. Bu nedenle özellikle tarım arazilerinin korunması milli bir meseledir. Dünyayı esir alan Covid-19 pandemisi sebep olduğu sağlık krizinin ötesinde, insanların yaşam pratiklerini değiştirdi. Üretimin durduğu dünyada, tüm ülkeler politikalarını tarım politikalarını değiştirdi. Akabinde başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, AK Parti’nin ısrarla uyguladığı yanlış ekonomi politikaları tarım başta olmak üzere tüm sektörleri olumsuz etkiledi. Yaşadığımız bu tür krizlerden daha az etkilenmek için daha akılcı politikalar üretmeli, sahip olduğumuz topraklara ve bu toprakları işleyen çiftçilerimize sahip çıkmalıyız. Hızlı nüfus artışı ile birlikte tarımsal ürünlere talep artarken, ekilebilen tarım arazileri her geçen gün azalıyor. Bunu gören gelişmiş ülkeler, başka ülkelerden arazi satın alarak veya uzun süreli kiralama yöntemi ile geleceklerini sağlam temellere dayandırma eğilimindeler. Dünya yüzeyinin 13 milyar hektar civarını kaplayan karasal alanlarının yaklaşık 5 milyar hektarını, tarım arazileri oluşturmaktadır. Türkiye’de ise 78 milyon hektar olan yüzölçümünün yaklaşık olarak üçte birini, yani 24 milyon hektar tarım arazisi vardır. Bunun da ekonomik olarak sulanabilir miktarı 8,5 milyon hektardır. İklim değişikliğinin, küresel ve bölgesel anlamda sebep olacağı olumsuz etkiler yakın gelecekte kaçınılmazdır. Özellikle tarımı zora sokacak kuraklık, gıda güvenliğini riske sokarak tüm insanlar için tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle tarım bir milli güvenlik meselesidir. Gıda da asla son bulmayacak bir ihtiyaçtır. Dolayısıyla tarım arazisine korumak, sahip çıkmak ülkemiz için stratejik bir öneme sahiptir.
YORUMLAR