Dünki yazımda Cumhuriyetimizin bizden ne istediğini Atatürkün söylediği bir cümle ile yazmıştım... Cumhuriyet bizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller bekliyordu. O bekleye dursun; biz onun ilanından bu yana, bu beklentiyi ne oranda gerçekleştirdik, bu konuda ne diyebiliriz, karnemiz gerçekten de ne durumda acaba?!
Cümlemizde insanlarda bulunması istenen ilk nitelik olarak fikri hürlükten bahsediliyor. İkinci olarak vicdanı hürlük isteniyor, üçüncü olarak ise irfanı hürlük talep ediliyor. Bu yazıda hepsini tek tek ele almak istedim. İlk sırada fikri hürlüğün, ikinci sırada vicdanı hürlüğün ve üçüncü sırada irfanı hürlüğün yer alması bilinçli bir sıralama mıdır, yoksa rastgele bir sıralama mıdır? Sıralamanın birbirini takip etmesi gerekli midir? Üç nitelik birbiri ile bağlantılı mıdır ve yerleri değiştirilemez midir? Benim fikrimce değiştirilemez bir sıralamadır. Nedeni ise; fikri hür olmayanın vicdanının hür olmayışında, fikri ve vicdanı hür olmayanların da irfanlarının hür olamayışında yatıyor olmasıdır.
Fikri hür olmayan insanların vicdanlarının hür olabilmesi mümkün görünmüyor. Görünmüyor çünki fikri hür olmayan birisi mutlaka birisinin yada birilerinin güdümünde demektir. Birisinin yada birilerinin güdümünde olmaksa adil olmanın önündeki en büyük engeli oluşturur. Fikri hür olmayan bir insan adil olamaz. Adaletse mülkün temelidir! Adalet sağlanamadığında hakkaniyetten ve hukuktan bahsedilemez.
Gelelim vicdanı hür olmaya. Vicdanı hür olabilmek için adil olmak en büyük gerekliliktir. Kimsenin hakkını yememek, kimsenin hayatını haksız yere negatif etkilememiş olmak ve kendi sorumluluklarını yerine getirmiş olmak, vicdanın hür olmasında başı çeken etmenlerdendir. Elbette ki vicdanı hür olabilmek için daha pek çok etmen gerekir. En önemli etmenlerden birisi de dürüstlüktür, dürüst olabilmektir. Vicdanen hür olabilmek aynı zamanda şefkatli, merhametli, hoşgörülü olmayı da gerektirir.
İrfanı hür olmaya gelince, ilk olarak kelimenin anlamından bahsetmek istiyorum. İrfan sözlüklerde anlama, bilme, kültür olarak açıklanıyor. O halde irfanı hür demek de bilgiyi hür olarak değerlendirebilmek, anlayışta hür olabilmek ve kültürel mevzularda hür olabilmek demek oluyor. Bilgiyi hür olarak değerlendirebilmekse önce fikrimizin hür olmasını gerektiriyor. Fikri hür olmayanın bilgileri hür olarak değerlendirebilmesi mümkün olamıyor. Bilgilere hür olarak yaklaşamayan birinin herhangi bir şeyi tam olarak anlaması, anlamlandırması beklenemez ve anlayışta hür olamaz. Kültüre gelince kültür bizleri bir kalıba sokan değerlerdir. Kültür lisede, tarih öğretmenimizin her sınavda bize sorduğu sabit sorudan birisiydi. Böylece bizim için tarih dersindeki bir soru çantada keklikti. Sınavlarda birinci sorumuz tarih nedir neden okutulmaktadır ve kültür nedirdi. Kültür; bir milletin dilini, dinini, folklörünü, hukukunu, iktisadını aynı zamanda adetlerini, gelenek ve göreneklerini içine alan değerler demekti. Dolayısıyla kültürlü insan olamazdı, bu yanlış bir kullanımdı. İnsan ancak bilgili bir insan olabilirdi. Bolu Ticaret Lisesi öğretmeni Bayram bey bize bunları her sınavda sorarak beynimize kazıyordu. Şimdi düşündüğümde ne güzel öğretmenlerimiz varmış diyorum. Kültürde hür olmak, kültürün içindeki tüm unsurlarda hür olabilmeyi içeriyor ve böylece kişiyi bulunduğu toplumun üstüne çıkarıyor. İnsanı tüm toplumları kucaklayabilen bir anlayışa götürüyor ve elbette böyle biri olmak, olabilmek öncelikle fikrinde ve vicdanında hür olabilmeyle mümkünleşiyor.
Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun. Kutlu ve mutlu olsun! Cumhuriyet bayramlarının kutlu ve mutlu olabilmesi; ancak ve ancak fikri, vicdanı, irfanı hür nesilllerle mümkündür!!!
Sevgilerimle
Dyt. Güner Erbay


YORUMLAR