Şehrinaz Bayraktar

Şehrinaz Bayraktar

[email protected]

KÜÇÜK KELEBEĞİN HİKÂYESİ

27 Temmuz 2014 - 19:55

Değerli okurlarım,
Sıcak bir Ramazandan sonra bir bayram daha geldi. Hepimize şimdiden sevdiklerimizle birlikte geçireceğimiz hayırlı ve mutlu bayramlar diliyorum. Bu mübarek bayram günlerinde tüm Müslüman âlemine savaşsız, ölümsüz yıllar umut ederken Allah’tan zalimleri bir an evvel helak etmesini diliyorum.
 
Sevgili okurlarım,
Çevreme bakıyorum da insanlar rahata ne kadar da çabuk alışmış. Ve herkes çabadan, emekten giderek uzaklaşmış. “Armut piş ağzıma düş” diye bir şey yok bu dünyada. Emeksiz yemek olmuyor. Olsa da yenmiyor. Birey çaba gösterecek, emek verecek ki güzellikleri elde etsin ve elde ettiği güzelliğin değerini bilsin. Kısa bir hikâye ile devam etmek istiyorum yazıma.
 
Bir gün, kırlarda gezintiye çıkan bir adam, kenarına oturduğu otlardan birinin dalında, küçük bir kozanın varlığını fark etmiş. Adam, bunun bir kelebek kozası olduğunu tahmin ettiği ve bir kelebeğin dünya yüzü gördüğü ilk dakikalara şahit olmak istediği için kozayı seyretmeye başlamış. Koza ha açıldı ha açılacak gibi duruyor ama yavru kelebeğin tüm çabasına rağmen açılmıyormuş. Dakikalar dakikaları kovalamış, saatler geçmeye başlamış ama henüz kelebeğin küçük bedeni o delikten çıkmamış. Bir zaman gelmiş ki adam, kelebeğin elinden gelen her şeyi yaptığını ama kozadan dışarı çıkmayı başaramadığını düşünmüş ve bu yüzden kelebeğe yardımcı olmaya karar vermiş. Cebindeki küçük çakıyı çıkarıp, kozadaki deliği bir cerrah titizliğiyle büyütmeye başlamış. Böylece, bir iki dakika içinde kelebek kolayca dışarı çıkıvermiş. Fakat bedeni kuru ve küçücük, kanatları buruş buruş bir halde imiş. Adam, kelebeğin kanatlarının az sonra açılıp genişleyeceğini, böylece narin bedenini havada taşıyabileceğini umuyormuş ama olmamış. Kelebek, hayatının geri kalanını kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek geçirmiş. Ve ne kadar çabalarsa çabalasın, asla uçamamış.
Adamın bütün iyi niyetine ve yardımseverliğine rağmen anlayamadığı bir şey varmış:
Kozanın kısıtlayıcılığı ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten dışarı çıkmak için göstermesi gereken çaba, kelebeğin uçuşu için gereken en önemli ihtiyacıymış. Allah'ın, bedenindeki sıvıyı kanatlarına göndermek ve bu sayede kozanın kısıtlayıcılığından kurtulduğu anda kelebeğin uçmasını sağlamak için seçtiği yol, bu imiş.
 
Bazen hayatta ihtiyaç duyduğumuz tek şey çabadır, emektir.
Eğer Allah hayatta herhangi bir çaba olmadan ilerlememize izin verseydi, olabileceğimiz kadar güçlenemezdik ve biz de o küçük kelebek gibi olur hiçbir zaman uçamazdık.

YORUMLAR

  • 0 Yorum